UYARI

UYARI
Türk Ceza Kanununun 226. maddesi uyarınca 18 yaşından küçüklerin bu siteyi gezmeleri Yasaktır. 18 yaşından küçük iseniz derhal siteyi terkedin 18 yaşından küçük olan kişilerin bu siteye girmesini önlemek için, internet ortamında veya bilgisayar satış mağazalarında satışı gerçekleşen “AİLE KORUMA PROGRAMI” satın alabilir ve bilgisayarınıza bu programı kurarak, sitemize girişi engelleyebilirsiniz.

Farklı Partnerler Seçmeyin !

cinsel hayatında çok çeşitliliği olan kişilerin hastalık kapması özellikle genitel organların emilmesi sayesinde ciddi sorunlara neden olur. Örneğin her hafta başka bir partnerler yatan birey için hastalık kaçınılmazdır ! Bunun için lütfen güvendiğiniz partnerler ile cinsel ilişki yaşarken organ emilimini gerçekleştirin yada kondom kullanarak sadece boşalma yoluna giderek fazla detaya girmeyin.

CİNSEL İSTEKSİZLİK


,CİNSEL İSTEKSİZLİK (Cinsel Soğukluk)


Cinsel istek azalması, cinsel isteksizlik, cinsel tiksinti, cinsel istek azlığı
Kadınlarda son yıllarda cinsel istek azalması (cinsel isteksizlik, cinsel soğukluk), cinsel tiksinti bozukluğu, cinsel uyarılma bozukluğu gibi cinsel işlev problemleri artmaktadır.
Cinsel sağlık için çok önemli olan bu tür problemlerin zamanında tespit edilerek özel cinsel terapilerin uygulanması pek çok problemi önleyebilecektir.
Cinsel İsteksizlik (Cinsel Soğukluk), Cinsel Tiksinti bozukluğu ve Cinsel Uyarılma Bozukluğu ile ilgili bilgiler ve cinsel tedavi yöntemleri bu bölümde ele alınmaktadır.



Kadınlarda Cinsel İşlev Bozuklukları Sınıflandırma (DSM-IV tanı kriterlerine göre)
 1)  İstek Bozuklukları
  1a) Hipoaktif Cinsel İstek Bozuklukları        

         Cinsel aktivite için istek ve cinsel fantezilerin yokluğu veya azlığıdır. 
  1b) Cinsel Tiksinme Bozukluğu
2)  Uyarılma Bozukluğu
3)  Orgazm Bozuklukları
4)  Cinsel Ağrı Bozuklukları
  4a) Disparoni (Cinsel ilişkide ağrı)  4b) Vaginismus


Cinsel istek nedir?Cinsel istek, kadınlarda ve erkeklerde cinsel partneri ile cinsel ilişkiye girme arzusudur. Cinsel istek, cinsel sağlık açısından önemli bir unsurdur.
Cinsel isteğe partnerle ilişkiye girme arzusu yanında cinsel içerikli rüya görme, fantezi kurma, erotik içerikli materyallere ilgi duyma da eşlik etmektedir.

Cinsel arzu işitsel, görsel, kokusal, dokunsal, tatsal algılar sonucunda uyarılabilir. Aslında bedeni sağlıklı olan ve herhangi bir hormonal problemi olmayan her insanda cinsel istek ve arzular bulunmaktadır.

CİNSEL İSTEKSİZLİK (Cinsel Soğukluk)

Cinsel isteksizlik, yeterli cinsel uyarı olmasına rağmen (kadın veya erkekte) cinsel istek duyulmaması durumu olup "cinsel istek bozuklukları" grubunda yer almaktadır.
Halk arasında tam karşılığı olmasa da "frijidite" veya "cinsel soğukluk" olarak da adlandırılmaktadır. Halk arasında cinsel yönden soğuk olan kadınlar "frijit" olarak adlandırılmaktadır.

Cinsel isteksizlik, uzun süreli cinsel fantezilerin ve cinsel etkinlikte bulunma isteğinin az olması veya hiç olmaması şeklinde de tanımlanabilir.

Cinsel isteksizlik türleri nelerdir?
Cinsel isteksizlik, görülme şekli açısından iki türlüdür:

Primer Cinsel İsteksizlik:
  Cinsel istek durumunun ergenlik döneminden itibaren olmaması.

Sekonder Cinsel İsteksizlik:  Önceden cinsel istek sorunu olmayan bir kişide daha sonra ortaya çıkan cinsel istek sorunu şeklindedir.

Bazan de cinsel istek azlığı kişilerde yoğun iş hayatı, stres gibi nedenlere bağlı olarak "dönemsel" olarak da görülebilmektedir.
Cinsel istek azlığı probleminin görülme sıklığı nedir?
Cinsel isteğin az olması kadınlarda cinsellikle ilgili en yaygın şikayetlerdendir. Cinsel isteksizlik toplumun % 20'sinde görülen bir cinsel işlev problemidir.
Kadınların yaklaşık % 33'ünün hayatlarının bir döneminde cinsel ilgi ya da istek azalmasıyla karşı karşıya kalacağı tahmin edilmektedir.
Cinsel isteksizlik oranları yaşa bağlı olarak artmaktadır; 18-24 yaşları arasındaki kadınların % 32'si cinsel istek azlığından etkilenirken bu oran 30-34 yaş grubunda % 29.5 ve 35-39 yaş grubunda % 37.6'dır.

Cinsel istek neye bağlıdır?
Cinsel istek, sadece psikolojik bir durum gibi görünse de sıklıkla hormonal dengesizlik ya da tedavi gibi fiziksel durumlardan da etkilenmektedir.

İsteğin olması çeşitli faktörlere bağlıdır. Bunlar: Biyolojik içgüdü, yeterli özgüven (self esteem), cinsellikle ilgili önceki deneyimlerin olumlu olması, uygun bir cinsel eşin olması, birlikte olunan kişi ile cinsellik dışındaki alanlarda da iyi bir ilişkinin olması gibi. Bu alanların herhangi birinde sorun olması cinsel isteğin azalması ile sonuçlanabilir.

Frijidite, hem fiziksel hem de psikolojik sorunlara bağlı olarak ortaya çıkabilir.

Cinsel isteksizlikte fiziksel ve psikolojik faktörler yer almaktadır. Cinsel isteksizliğin % 1'i fiziksel, % 99'u psikolojik nedenlere bağlıdır.

Cinsel İsteksizlikte Fiziksel Faktörler
Cinsel isteksizlikte rol oynayan fiziksel faktörler:
Yaşlanma ve menopoz
Kullanılan bazı ilaçlar (doğum kontrol hapları, antidepresanlar, kortizon içeren ilaçlar gibi)
Burada paradoks gibi görünen bir nokta şudur: Depresyon kişilerde cinsel isteksizliğin ana nedenlerinden birisi olmasına rağmen, depresyon tedavisinde kullanılan ilaçların (antidepresanların) tamamına yakını da cinsel istesizliği arttırmaktadır. Ancak yine de kar/zarar oranı düşünülerek bu ilaçların kullanılması elzem olabilir.
Alkolizm
Böbrek, karaciğer ve kalp yetmezliği
Tiroid hastalıkları (hipotiroidi)
Kronik hastalıklar (Şeker hastalığı ve Yüksek tansiyon gibi)
Nörolojik problemler (Multipl skleroz, Parkinson gibi)
Ameliyatla rahimin alınması (histerektomi operasyonları)
Hormonal dengesizlikler
İlişkide ağrı hissetme (disparoni)
Genital organlardaki iltihaplar, rahimin ters dönüklüğü (retrovert uterus), endometriosis gibi nedenlere bağlı olarak ağrılı cinsel ilişki olması (disparoni) kadının cinsel isteksizliğine neden olabilir. Aynı şekilde menopozda ortaya çıkan estrojen yetersizliğine bağlı vajinal kuruluk ve ürogenital atrofiler de isteksizlik sebebidir.

Cinsel İsteksizlikte Psikolojik Faktörler
Cinsel isteksizlikte rol oynayan psikolojik faktörler:

Aşırı stres
Kişiler arası ilişkilerdeki sorunlar (İletişim problemleri)
Evlilik sorunları (Özellikle eşe karşı gizli öfke, kırgınlık, dargınlıklar)
Beden şekli ile ilgili kaygılar
Anksiyete (İçsel sıkıntılar)
Gizli eşcinsellik (Latent homoseksualite)
Geçmişde yaşanan taciz, tecavüz, ensest ve cinsel istismarlar (Cinsel travmalar)
Depresyon

Bazen kadın ve partnerinin kadın cinsel organlarının yapı ve fonksiyonlarını bilmemesi nedeni ile cinsel ilişki öncesinde kadının uyarılması sağlanamamakta, bu durumdaki kadın da cinsel istek duymamaktadır.

Yine, cinsel travma (tecavüz ve tacizler), önemli yaşam olayları (ailede birinin ölümü, çocuk doğumu, taşınma gibi) ve cinsel ilişki ile bazı olumsuz anıların yerleşmesi gibi durumlar da psikolojik nedenler arasındadır.

Bazı durumlarda bir kadının cinsel ilişkide bulunması bir suç veya günah olarak algılanabilmekte, bağlantılı olarak cinsel arzu duymak suçluluk duygusuna neden olabilmektedir.

Cinsel isteksizlik problemi genç kızlıktan bu yana olabileceği gibi çoğunlukla normal cinsel fonksiyonu olan kadında sonradan da ortaya çıkabilir.

Bazen cinsel istek azalması bir ilişkideki bozulmanın bir işareti de olabilir. Öfkeli, korkulu ya da zihni dağınık kişiler genellikle cinsel yakınlık için istek duymazlar. Cinsellikten uzun süre uzak kalmak da cinsel dürtüyü bastırabilir.
Cinsel İsteksizlik Tedavisi
Cinsel istek bozukluklarında tedaviye başlamadan önce bir jinekolog tarafından basit bir jinekolojik muayene yapılması önemlidir. Aslında tüm cinsel sorunlarda öncelikle bir jinekolojik değerlendirmenin önemi büyüktür.
Jinekolojik muayene sırasında kadının cinsel hazzını etkileyebilecek fiziksel nedenler araştırılır. Cinsel ilişkide ağrıya (disparoni) neden olabilecek durumlar (vajinit, vulvar vestibulit sendrom, batın ameliyatlarına bağlı gelişen yapışıklıklar) değerlendirilir. Hastanın varsa kronik rahatsızlıkları, nörolojik problemleri, kullandığı ilaçlar dikkate alınır.
Cinsel isteksizlik %1 oranla fiziksel nedenlere bağlıdır. Bu tür durumlarda jinekolog veya ilgili branş hekimi tarafından nedene yönelik tedaviler uygulanır.
Daha sonra herhangi bir problem görülmeyen ve cinsel isteksizlik problemi psikolojik nedenlere bağlı olduğu düşünülen hastalara cinsel terapi uygulanır.
Cinsel terapi öncesi hastadan genel bir cinsel öykü, aile öyküsü ve geçmişi ile ilgili detaylı bilgiler alınır. Cinsel sorunu körükleyen bilinç altında yatan psikodinamikler tespit edilir.
Daha sonra hastalara genel psikolojik durumları ile ilgili ve cinsellikle ilgili bilgiler verilir. Yanlış ve eksik bilgiler düzeltilir. Cinselliğe "yeni bir bakış açısı" kazandırılır. Aile içi problemleri var ise "aile terapisi" verilir. Tüm cinsel sorunların çözümünde olduğu gibi bu konuda da cinsel terapi veren terapistin tecrübesi ve bilgisi son derece önemlidir.
Cinsel isteksizlik tedavisinde daha sonra "davranışsal terapi" adı verilen bir takım uygulamalara geçilir. Bu şekilde kişinin kendi bedenini tanıması sağlanır.
Erkek eş ile ilgili bir takım sorunlar (erken boşalma, sertleşme sorunu gibi) var ise eş zamanlı olarak bu problemler de tedavi edilir. Erkek eşe ait cinsel tecrübe eksikliği var ise yine bu konuda da destek sağlanır.
Bu arada bir jinekolog tarafından cinsel "erojen (duyarlı) bölgeler" (meme uçları, klitoral bölge, kulak çevresi, boyun, bacaklar gibi) ve bunların nasıl uyarılacağı çiftlere anlatılır. Kadına çatı kaslarını kasıp gevşetme egzersizleri (kegel egzersizleri) öğretilerek vajenin daha duyarlı hale gelmesi sağlanır.
Cinsel tedavilerde tedavinin kişinin problemine uygun şekilde "bireyselleştirilmesi" de son derece önemlidir.
Cinsel isteksizlik, bir cinsel terapist eşliğinde aşama aşama ve bir takım ev ödevleri ile aşılmaktadır. Ev ödevlerinin bir kısmı kişi tarafından bir kısmı da eş tarafından uygulanmaktadır.
Cinsel isteksizlik problemin çözümünde erkek eşin dayanışması, iletişim, güven ve ev ödevlerinin düzenli yapılması önemli yer tutar. Sorunun çözümü genelde 6 ile 12 seans arasında sürebilmektedir.
Cinsel tedavilerde rahatlama ve gevşeme (relaksasyon egzersizleri), masaj, masturbasyon, cinsel birleşme tekniklerinin öğretilmesi ve değişik cinsel pozisyonların anlatılması son derece önemlidir.

Tedavilerde kullanılan CD, DVD, maket ve smilatörler tedavinin anlaşılabilmesini kolaylaştırılır.
CİNSEL TİKSİNTİ BOZUKLUĞU
Cinsel isteğin daha şiddetli bir derecede azalması ve hatta ortadan kalkması durumudur.

Cinsel tiksinti bozukluğu olan bireyler cinsel aktivitelerden kaçınırlar. Kendilerine cinsel yönden yaklaşıldığında korku, kaygı ya da iğrenme ifade ederler. Bu durum belirgin bir sıkıntıya ve kişiler arası ilişkilerde zorluklara neden olur.

Şiddetli derecede cinsel tiksinti bozukluğu olan kişilerde cinsellikle ilgili durumlarda panik atağa varan sorunlar yaşanabilir.

Bu sorun "travma sonrası (posttravmatik) stres bozukluğu" gibi başka psikolojik sorunlarla bir arada da görülebilir. Bu bozukluk tecavüze uğrama ya da çocuklukta istismar gibi cinsel saldırıya maruz kalınan durumlarda, cinsel birleşmenin ağrılı olduğu durumlarda ya da cinsel dürtü ile utanç, suçluluk gibi duygular arasında farkında olunmayan bir bağlantı olduğunda ortaya çıkabilir.

Cinsel tiksinti bozukluğu ile ilgili ayrıntılı bilgiler için  >>>

Kadınlarda Cinsel İsteği Artırmada Kullanılan İlaçlar (Cinsel Uyarıcılar)
Sorunun karmaşıklığı ve bireylere özgü oluşu göz önüne alındığında işe yarayan tek bir yöntemin olamayacağı açıktır.

İçlerinde sildefanil (viagra, cialis, levitra) de olmak üzere cinsel uyarılma üzerine etkili olduğu düşünülen bir grup ilaç halen araştırılmaktadır. Bu ilaçların çoğu genital bölgedeki kan akımını artırarak etkili olmaktadırlar.

Cinsel uyarıcı hormonlar
Hem kadınlar hem de erkeklerde "testosteron hormonu" libido (cinsel istek-enerji) açısından önemli olduğundan cinsel istek azalmasının tedavisinde –tabi ki hekim gözetimi altında- kullanılabilmektedir.

Testosteron tedavisi ile karaciğer hasarı, kalp hastalığı riskinde artış olması gibi yan etkilerin oluşabileceği de dikkate alınmalıdır.

Yine menopoz sonrası dönemlerde kullanılabilen bir takım hormon tedavileri ile antidepressanlar cinsel istek problemlerinde tedavi olanağı sunabilmektedir.

"Feromon"ların cinsel istek bozukluklarının tedavisindeki yeri de giderek daha fazla araştırılmaktadır.

Cinsel uyarıcı videolar ve filmler
Bunlar dışında eğitim amaçlı erotik videolar da yararlı olabilir. Ancak cinsel tiksinti bozukluğu olanlarda erotik videolar kaygıyı artırabileceği için önerilmez.


CİNSEL UYARILMA BOZUKLUĞU

Cinsel uyarılma cinsel cevap döngüsünün ikinci evresidir. Cinsel uyarılmanın kesin olarak psikolojik bir yönü olsa da aynı zamanda fizyolojik değişikliklerin görüldüğü ilk evredir.

Cinsel ilişkinin evreleri  ile ilgili bilgiler  >>>

Kadınlarda cinsel uyarılma; pelvik bölgeye kan akımının artması, vajenin ıslanma ve genişlemesi, dış genital organların şişmesi ile karakterizedir. Bu değişikliklerin altında yatan mekanizma çok açık olmasa da cinsel uyarılma, otonom sinir sisteminin uyarılması ile ilişkilidir.

Kadın cinsel uyarılma bozukluğu, cinsel cevabın genel uyarılma yönünün ortadan kalkmasıdır. Bu durumda kadınlarda vajinal kayganlaşma ya da genişleme olmadığı gibi erotik duyumlar da hissedilmez.

Bu durumda fiziksel temas tiksindirici gelebilir veya belli bir noktaya dek temas zevk verebilir. Uyarılma sorunu olduğunda orgazmla ilgili sorun da olacaktır. Bir araştırmada mutlu bir evlilikleri olan kadınların % 33'ü cinsel uyarılmayı sürdürmede zorluk tanımlamışlardır.

Bu problem, kadının yaşamın belli bir döneminde ortaya çıkabilir ya da genç kızlıktan beri hiç cevap olmayabilir. Nedenlerine gelince;

Cinsel uyarılma ile ilgili sorunlar bazı fiziksel durumlar ve yaşam dönemleri ile ilişkili olabilir. Diyabet, sigara kullanımı, cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve sinir hasarları hem kadın hem de erkekte cinsel uyarılmayı olumsuz etkileyebilir.

Emziren kadınlarda vajinal ıslanmada azalma olabilir.

Menopoz döneminde ve sonrasında östrojenin azalması da uyarılmayı zorlaştırabilir.

Bazı ilaçlar da uyarılmayı bozabilir. Örneğin antidepresanlar, antihipertansifler ve antihistaminikler bu tür yan etkiye sahiptir.

Bu işlev bozukluğunun en yaygın nedenleri arasında suçluluk ve düşmanlık yer almaktadır. Suçluluk genellikle cinsel ilişkiden hoşlanma isteği ile bunu yapmaktan duyulan korku arasındaki iç çatışmayı içine alır. Düşmanlık ise sıklıkla eşle ilgilidir.

Kadında cinsel uyarılmayı artırmaya yönelik tedaviler genital bölgeye kan akımını artırarak ya da ıslanmayı kolaylaştırarak etkinlik gösteren ürünler üzerine denemeler sürse de bunların pek çoğu henüz deneysel düzeydedir.

Bazı kanlanmayı arttırıcı kremlerin cinsel uyarılmayı düzeltici etkisi de araştırılmaktadır.

Sempatik sinir sistemini uyaran ilaçlar; yohimbin, sildefanil gibi ağızdan kullanılan ilaçlar da araştırılmaktadır. Bu ilaçlar kan akımını artırarak ya da sinir sisteminin bazı bölümlerini uyararak etki ederler.

Cinsel istek arttırıcı yiyecekler (Cinsel istek arttırıcı bitkiler)
Bazı besin maddeleri de hem erkek hem de kadınlarda cinsel istek artırıcı yani "afrodizyak" etkiye sahiptir. Cinsel istek artırıcı bu tür yiyecekler ve cinsel istek arttırıcı bitkiler kişileri tedavi etmek amacından çok cinsel tedaviye destek vermek amacıyla kullanılabilmektedir.
Cinsel istek arttırıcı (afrodizyak) yiyecekler arasında deniz ürünleri (balık, kalamar, karides, yengeç), taze meyve ve sebzeler, baharatlar (tarçın, keçiboynuzu- harnup,  zencefil- ginger), kuruyemişler (fındık, ceviz, fıstık gibi) ve özel çaylar (ginseng root) bulunmaktadır.
Kaynak:
http://www.jinekolognet.com
********************************************


İSTEK BOZUKLUKLARI

******************************************** 
Hipoaktif Cinsel İstek Bozuklukları        
         Cinsel aktivite için istek ve cinsel fantezilerin yokluğu veya azlığıdır.
********************************************
CİNSEL TİKSİNTİ BOZUKLUĞU


Cinsel Tiksinti Bozukluğu Nedir?


Cinsel tiksinti bozukluğu, cinsellikten iğrenme ve tiksinti ile kendisini gösteren bir cinsel işlev problemidir.


Bu kişilerde cinsel istek hat safhada azalmıştır. Cinselliğe karşı aşırı bir duyarsızlık, cinsellikten nefret ve öfke vardır.
Bu nedenle cinsel tiksinti bozukluğu, cinsel isteksizlik probleminin daha ileri bir boyutu olarak düşünülmektedir.
Cinsel tiksinti problemine sahip kişiler nasıl davranır?
Cinsel tiksinti problemine sahip kişiler her türlü cinsel uyarım veren durum veya nesnelerden kaçınma ve cinsellikten iğrenme ile karşı karşıya kalırlar.

Cinsel tiksinti nedenleri nelerdir?
Pek çok nedenden ötürü cinselliğe olumsuz bakış açısı ve negatif değer yargıları cinsel tiksinti bozukluğuna neden olabilmektedir.


Cinsel tiksinti bozukluğuna neden olan en sık nedenler:
 Cinsellikle ilgili yanlış, eksik değer yargıları ve öğretiler
 Muhafazakar ve katı dini kurallar ile büyüme
 Cinsellikle ilgili yasaklar ve katı ahlaki kurallar
 Cinsel baskılar
 Önceden yaşanmış cinsel travmalar (taciz, cinsel istismar ve tecavüzler)
Ayrıca cinsel ilişkinin ağrılı olması (disparoni) durumu da zamanla cinsel isteksizlik ve cinsel tiksintiye yol açabilir.

Cinsel tiksinti bozukluğu bizim toplumumuzda kadınlara karşı olan cinsel baskılar nedeni ile özellikle kadınlarda oldukça sık görülen bir cinsel sorundur.

Vajinismus bir cinsel istek problemi midir?
Hayır.
 Vajinismus hastalarının çoğunda cinsel istek ile ilgili bir problem yoktur. Hatta bazı hastalar cinsel ilişki sırasında aşırı istek duymalarına rağmen cinsel birleşmeden korktukları için kendilerini kasmakta bu şekilde ilişki gerçekleşememektedir.

Vajinismus ile ilgili bilgiler için tıklayınız   >>>

Cinsel tiksinti bozukluğuna hangi tür psikiyatrik ve psikolojik hastalıklar eşlik edebilir?
Cinsel tiksinti problemine bazı psikiyatrik sorun ve hastalıklar da eşlik edebilmektedir. Bunlar:
 Obsessif Kompulsif Bozukluk (OKB, titizlik hastalığı veya takıntı- saplantı hastalığı olarak da halk arasında bilinmektedir )
 Anksiyete bozuklukları
 Fobi bozuklukları (korkular)
 Post travmatik stres bozukluğu (Travma sonrası stres bozukluğu)

Cinsel istek bozukluğu tedavisi nasıldır?
Cinsel istek bozukluğunda kişiye cinselliği öğreten ve sevdiren bir çeşit cinsel terapi uygulanır. Bu tür cinsel tedaviler "davranışsal- bilişsel cinsel terapiler" olarak geçmektedir. Uygulanan yöntem "sistematik duyarsızlaştırma (sistematik desensitizasyon)" olarak geçer.
Bu şekilde cinsel tiksinti bozukluğu tedavisinde öncelikle cinsellikle ilgili yanlış, eksik ve ön yargılı bilgileri düzeltmek için öncelikle bir cinsel bilgiler verilmektedir.

Daha sonra bir takım cinsel egzersizler ve ev ödevleri ile kişinin cinsel hayata adaptasyonu için çalışmalar yapılır. Bunlar kendi vücudunu ve cinsel organları tanıma, masaj, pelvik taban kas egzersizleri (kegel egzersizleri) ve daha sonra erkek cinsel organlarına adaptasyon çalışmalarıdır.
Tüm cinsel sorunlar gibi hastayla doğru iletişim, güven ortamının sağlanması, bir takım ev ödevleri, erkek eşin desteğinin sağlanması ve kooperasyon bu tür cinsel terapilerde anahtar rol oynamaktadır.

İleri düzey olgularda hipnoz tedavisi (hipnoterapi) ve psikodinamik yaklaşımlar yarar sağlamaktadır.
Kaynak:
http://www.jinekolognet.com
*************************
Kadında Cinsel Uyarılma Bozukluğu (Kadında cinsel haz alamama)



Sürekli olarak ya da yineleyici bir biçimde, cinsel uyarılmanın yeterli bir ıslanma-kabarma tepkisi sağlayamaması ya da cinsel etkinlik bitene kadar bunu sürdürememesi.

Sürekli olarak ya da yineleyici bir biçimde, cinsel uyarılmanın yeterli bir ıslanma-kabarma tepkisi sağlayamaması ya da cinsel etkinlik bitene kadar bunu sürdürememesi. Cinsel istek ve orgazm sorunları ile birlikte görülmesine sık rastlanır.
Eğer sorun başka bir psikiyatrik soruna bağlı olarak gelişmişse uyarılma bozukluğu tanısı konmaz. Sorun cinsel yaşamın başından beri olabileceği gibi daha sonra da ortaya çıkmış olabilir. Bazan da uyarılma bozukluğu sadece belli durumlarda ( mesela bazı partnerlerle) olurken bazı durumlarda olmaz.

Kadında Cinsel Uyarılma Bozukluğu DSM-IV Tanı Ölçütleri

A. Sürekli olarak ya da yineleyici bir biçimde, cinsel uyarılmanın yeterli bir ıslanma-kabarma tepkisini sağlayamama ya da cinsel etkinlik bitene dek bunu sürdürememe
B. Bu bozukluk, belirgin bir sıkıntıya ya da kişiler arası ilişkilerde zorluklara neden olur
C. Bu cinsel işlev bozukluğu, başka bir Eksen I bozukluğuyla daha iyi açıklanamaz (başka bir Cinsel İşlev Bozukluğu dışında) ve sadece bir maddenin ya da genel tıbbi bir durumun doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir.
Kadında Cinsel Uyarılma Bozukluğu

Kadında Cinsel Uyarılma Bozukluğunda Sıklık

2003 yılında Richters’in yaşları 16-59 arasında değişen 9134 kadın üzerinde yaptığı bir araştırmada, cinsel uyarılma bozukluğu yaşayan kadınların, cinsel işlev bozukluğu yaşayan kadınların %23.9’unu oluşturduğu bulunmuştur. En çok uyarılma bozukluğu yaşayan kadınların 50-59 yaşları arasında olduğu belirtilmiştir. Aynı yıl Bancroft’un yaşları 20-65 arasında değişen 987 kadının katıldığı bir diğer araştırmada da uyarılma problem yaşayan kadınların oranı %31.2 bulunmuştur. Uyarılma bozukluğu 30’llu yaşlardan sonra daha sık görülmektedir.

Kadında Cinsel Uyarılma Bozukluğunun Nedenleri

ORGANİK NEDENLER
Fiziksel Hastalıklar: Menopoza bağlı östrojen düzeyinde düşme, atrofik vajinit, şeker hastalığı.
İlaçlar: Antihipertansifler, antihistaminikler
PSİKOLOJİK NEDENLER
Aşağıda sıralanan psikolojik etkenlerin ilk üçü daha sık ve önemlidir.
1) Yetiştirilme koşulları: Uyarılma bozukluğu olan kadınlarda, diğer cinsel işlev bozukluğu gösteren kadınlarda olduğu gibi geleneksel, kısıtlayıcı yetiştirilme koşulları ve cinsellikle ilgili suçluluk duyguları, ayıp, günah gibi düşünceler öncelikle rol oynamaktadır.
Aslında uyarılma ve orgazm bozukluğu gösteren kadınlar birbirlerine benzer. Bu kadınların yetiştirilme koşulları ve bu süreçte cinsellikle ilgili öğrendikleri tutum ve davranışlar şöyle özetlenebilir:
Cinsellik konusunda doğru düzgün bir bilgiye sahip değillerdir. Derneğimizin 2007 yılında yaptığı bir araştırma erkeklerin cinsel bilgileri daha çok akranlarından ve arkadaşlarından, kadınların ise eşlerinden öğrendiğini göstermektedir..
Kadınlara aileleri tarafından aktarılan bilgiler, kızlık zarının kutsallığı ve korunmasının ehemmiyeti, cinsel ilişkinin acı verici olduğu ve evlenene kadar erkeklere dikkat edilmesi yönündedir.
Bir kız çocuğu dünyaya geliyor, ailelerin büyük bölümünde en azından hafif bir hayal kırıklığı, burukluk, “kız doğdu” sessizliği yaşanıyor. Çocuk büyümeye başladığında uslu, annesine yardım edecek biri olarak yetiştirilmeye çalışılır. Evin erkeklerine hizmet etmeye, babasının terliklerini getirmeye, abisine su vermeye yöneltiliyor. Büyüdükçe bunlara bulaşık, yemek yapma, sofra kurma, ütü, temizlik vb ilave oluyor.
Cennet annelerin ayağının altındadır, ama kadın ve erkek rollerinin ayrı olduğu, kadınların erkeklere hizmet etmesi gerektiğini öğreniyor.
“Eteğini topla, güzel otur abla” : Ayrıca, hareketlerine dikkat etmesi, cinsel kimliğini saklaması gerektiği öğretilir; öyle erkekler gibi sere serpe oturamaz, yüksek sesle konuşamaz, gülemez, rahat olması hoş karşılanmaz.
Ergenliğe doğru bazı anneler adetle ilgili bilgi verse de birçok anne çocuğuna doğru düzgün bir şey anlatmaz. Etraftan, arkadaşlardan bir iki bir şey duymuşlardır. Çoğu kız için ilk adet yeterince bilgilendirilmeden ve destek almadan trvamatize oldukları bir deneyim olur.
O zamana kadar cinsellikle ilgili her türlü soru ve merakını hoş karşılamayan çevre, birden çocuğa “bundan sonra” diye başlayan bir dizi kural getirir. Artık erkeklerle ilişkilerinde daha uyanık olmalıdır. Artık kandırılıp yararlanılmak istenen bir ava dönüştüğü kavratılır. Artık oğlanlarla gezmemesi, mesela o zamana kadar oynadıkları sınıf arkadaşları ya da komşu çocuklara karşı daha temkinli olması gerekmektedir.
Göğüsleri büyümeye vücudu şekillenmeye başladığında kız kendisini daha da bir hedef olarak görmeye başlar, göğüslerini saklamak, onu ilgi ve bakışlardan uzak tutmak zorunda hisseder. Kadınlarımızın önemli bir bölümünün kamburlaşması bundandır. Kendi bedenini günahı davet eden bir şey olarak görmeye başlar
Oğlanlar da bu dönemde kendilerine öğretildiği gibi bir kızları sadece cinsel bir nesne olarak görmeye başladıkları için, kızın kendisine öğretilen şeyleri pekiştiren deneyimleri olur. Komşu amcalar, esnaflar, ya da mahalledeki oğlanlar kendisine bir şey yapmak istediklerine dair imalar, davranışlar, dokunuşlar ya da tacizlerde bulunurlar. Artık otobüslerde, yollarda av peşinde koşan erkeklerin hedefi haline gelmiştir.
Biraz daha büyüyüp cinsel arzuları uyandığında çevresinin de kendi kendisinin de yaptığı baskı artar. Bu baskılar, cinsel ilişkinin ne kadar acı ve ızdırap verici olduğu gibi bilgilerle pekiştirilir. Cinselliği, cinsel hazzı ve bedenini tanıması için mastürbasyon gibi bir seçeneği vardır ama kullanmaz.
Evlendiğinde cinsellikle ilgili deneyime dayalı bir bilgisi yoktur, kulaktan dolma duyduğu şeylerin çoğu korkutucudur. Tek bir şeyler öğreneceği kişi eşidir ancak o da fazla bir şey bilmez.
İlk cinsel deneyim, korku ve sıkıntı içinde yapılsa da bir şey anlamaz, bir kısmında ise korku ve endişeler cinsel birleşmeye izin vermez.
Sonunda çeşitli yollarla cinsel ilişki kurmayı başarsalar bile bir çok çift yeterli ölçüde sevişmez, cinsel birleşmeden sonra da kadının orgazm olması için gerekli süreden önce eşi boşalır.
Erkek tedaviye gitmeyi kendisine yakıştırmaz, yeterli uyarılma ve orgazm olmaksızın süren cinsel yaşam, kadının uyarılmasını daha da bozar , sonunda isteksizlik de eklenir. Kadın artık, eşinin cinsel taleplerinin sonunun gelmesini beklemeye başlar. Kendisini çocuklarına verir, başka şeylerle ilgilenir.
Kızları olursa onları da aynı şekilde yetiştirir ve onlara temel olarak şunları öğretir:
Erkekler her zaman cinsel ilişki isterler
Erkekler her an cinsel ilişki kurmaya hazırdır
Cinsel ilişki sorumluluğunu üstlenmek ve yönetmek erkeğin görevidir.
Mastürbasyon kızlık zarına zarar verebilir
Erkeler yalnız cinsel birleşme ve orgazmla ilgilidir, duygusallık ve haz alma kadınlarda görülür
Cinsel birleşme için en doğal pozisyon erkeğin üstte olduğu pozisyondur
Sonuç olarak cinsellik erkekler içindir ve kadın evliliği için buna katlanmak durumundadır ama evlene kadar da bir şey yapmaması gerekmektedir
Sonuç: Cinsel sorunlar

2)Babaya olan çocuksu aşkın bilinçdışında devam ediyor oluşu
Çocukluk döneminde babaya duyulan çocuksu aşkın çözülmemiş olması durumunda, bu bilinçdışı arzuların ve çatışmaların neden olacağı kaygıyı engellemek amacıyla bir savunma tepkisi olarak cinsel istek, uyarılma ve orgazm ketlenebilir. Bilinçdışı arzular ve çatışmalara bağlı cinsel ketlenme, karşı cinse yakınlaşmakta hafif bir çekingenlikten, tam bir isteksizliğe kadar varabilir. Eğer cinsel zevk alma suçluluk duygularına yol açacaksa kişi bu zevkten vazgeçer.
En basit ve en yaygın tipinde uyarılma bozukluğu babaya bilinçdışı bağlılığın devamına dayanır. Kadının babasına yönelik ilgisi devam ettiği için, kocası dahil olmak üzere hiçbir erkek çok çekici gelmez ve aşık olmakta zorlanır, öte yandan eş babaya benzediği oranda sevgi ve yakınlık hatta platonik bir aşk ortaya çıkabilir ama bu kez de koca babayı çağrıştırdığı için onunla cinsel ilişki suçluluk ve rahatsızlık yaratır.

3) Cinsel kimlik veya yönelim farklılıkları
Cinsel ilgileri kendi cinsine yönelik olarak gelişen bazı kadınlar bu arzularını bastırırlar ve ya gizlerler. Bazen kişi cinsel ilgisinin kendi cinsine yönelik olduğunun farkındadır ancak bu durumun başkaları tarafından fark edilmesini istemediğinden karşı cinsle ilişki kurabilir hatta evlenebilir. Ancak karşı cinsle ilişkide istek, uyarılma ve orgazm zorlukları yaşar. Bazen de kişi eşcinsel arzularını bastırır ve kendisi de farkında olmaz. Karşı cinsle ilişkide nedenini bilmediği bir isteksizlik ve zevk alamama yaşar. Cinsel yönelimi aslında kendi cinsine yönelik olan bu kadınlarda karşı cinse yönelik cinsel isteksizlik, cinsel istek bozukluğu olarak yorumlanabilir. Bu kadınların karşı cinse yönelik cinsel istek duymalarını sağlamaya çalışmak yararsız olduğu gibi uygun bir yaklaşım da değildir.

Açık olarak eşcinsel olanlar ile eşcinsel arzularını bastırıp bir erkekle birlikte olmaya çalışan kadınlarda da uyarılma ve orgazm sorunları ortaya çıkar. Çünkü kişinin arzu duyduğu şey ile yaşadığı şey arasında bir uyumsuzluk vardır.

4) Kişilik sorunları

Ağır kişilik bozukluklarına sıklıkla cinsel işlev bozuklukları eşlik eder. Borderline kişilik yapılanması düzeyindeki kişilik bozukluklarında yüksek oranda çok çeşitli cinsel sorunlar bulunur. Histrionik ve Borderline kişilik bozukluklarında rastgele cinsel ilişki sık görülmesine karşın, bir çoğunda uyarılma ve orgazm bozukluğu vardır. Depresif, distimik kişilikli kimseler genel olarak haz almaktan, mutlu ve keyifli olmaktan kaçınırlar. Kendilerini acılarla dolu, talihsiz bir kurban olarak hissederler. Bu kişiler keyifli olan ve zevk veren birçok şeyden olduğu gibi cinsel haz almaktan da kaçınırlar. Sürekli bir şeylerden şikayet etme, memnun olmama halindedirler. Adeta mutlu olabilmeyi kendilerine yasaklamışlardır. Bu kişilerde cinsel isteksizlik çoğunlukla ergenliğin başından beri vardır. Böyle bir durumda kısa seks terapisi yararlı olmayabilir ve daha uzun süreli terapi gerekebilir.

5) Katı dini ve ahlaki inançlar

Bazı insanlar cinselliğin günah ve ayıp olduğu yönünde katı mesajlarla büyütülürler. Erişkin olduktan sonra da doğal olarak hissedecekleri cinsel arzularını bastırırlar.
Bu hastaların büyüdüğü ailelerde ebeveynler normalden daha yüksek dinsel pratikler isterler. Cinsel ilişkilerde sorumluluğun gelişmesine izin vermezler ve cinsellikten uzaklığı saygınlaştırırlar. Bu tür evlerde cinsellik bir anksiyete kaynağıdır. Dinsel ve ahlaki değerler cinsel ilgi ve ilişkilerin hepsinden suçluluk ve utanç ortaya çıkarıcıdır. Bu ailelerde genellikle cinsel ahlak saplantısı olan babalar vardır. Eşinin ve kızlarının cinsellikle ilgilenmemesini ve yüksek ahlaki bir düzey tutturmasını ister. Bu istekleri yerine getiren ve kızlarını da buna uymaya zorlayan ise genellikle annedir.

6) Cinsel fobiler veya kaçınmalar

Bazı kadınların cinsel ilişkinin bazı yönlerine ilişkin kaçınmaları veya korkuları olduğundan cinsel ilişkinin tümünden kaçınır ya da konsantre olmaz, uyarılamazlar. Cinsellik konusundaki korkuların özellikle cinsel istek ve uyarılma üzerinde etkili olduğu söylenebilir. Cinsel korkuya bağlı anorgazmi çogunlukla istek azlığı ve uyarılma sorunlarına ikincil olarak ortaya çıkar.

7)Maskelenmiş parafililler

Bazı kişilerin teşhircilik, röntgencilik, fetişizm, cinsel sadizm, cinsel mazohizm vb gibi eğilimleri olmasına karşın bunları bastırmış olabilirler. Bazı kimselerde ise bu tür eğilimler cinsel ilişkiye izin vermeyecek kadar güçlü olmadığı halde kişi bu tür arzularını kendisine yakıştıramadığı için şiddetle bastırmış olabilir. Cinsel arzuların kabul edilemediği için bastırılması cinsel isteksizlik yaratabilir. Bu tür sorunu olan kişilerde kişinin cinsel arzularını fark etmesini ve cinsel yaşamına dahil etmesini sağlayacak tedavi yaklaşımları yararlı olacaktır.

8) Yaşla veya çekicilikle ilgili endişeler (çoğunlukla istek bozukluğu ile birlikte)

Bireyin yaşlanmaya tepkisi cinsel yaşamının nasıl olacağının ana belirleyicilerinden biridir. Belli yaş dönemlerinde cinsel yaşamlarının biteceğine ilişkin yanlış düşünceleri olan ya da yaşın getirdiği değişikliklerden utanan bir kadın cinsel isteğini göz ardı etmeye çalışabilir. Ayrıca, kilo alımı, sarkmış göğüsler gibi fiziksel değişikler, ilgi çekiciliğin kaybı veya bireyin cazibesini yitirdiği ile ilgili düşüncelere neden olarak sekse ilgiyi azaltabilir. 50’li yaşlardan sonra cinsel yaşamdan çekilme, tıbbi ve fizyolojik nedenlerden çok yaşlılıkla ilgili düşüncelere bağlıdır.

9) Eşe ilgi kaybı (çoğunlukla istek bozukluğu ile birlikte)

Bir çok çift birlikteliklerinin ilerleyen dönemlerinde bir birlerine eskisi kadar cinsel ilgi duymamaya başlarlar. Birbirinde aradığını bulamamak, eşiyle mutlu olamamak, kızgınlılar, hayal kırıklıkları gibi genel ilişkideki sorunlar yanında çiftlerin eşlerini ebeveyn gibi algılamalarının da çok önemli bir rolü vardır. Ciddi bir kişilik sorunu olmayan bir kadın genellikle bir açıdan babasını çağrıştıran ya da çeşitli yönlerden ona benzeyen biri ile evlenir. Birçok çift başlangıçta bu benzerliğin farkında değildir. Ancak ilişkiler ilerledikçe eşini daha çok babasına benzetmeye başlar ve kadının gözünde eşi babasına ne kadar benzemeye başlarsa ona yönelik cinsel ilgisi de o denli azalır. Bazen da başlangıçta fazla benzerlik olmamasına karşın, kadın eşini babasının kendisine davrandığı gibi davranmaya iter. Mesela her şeyine karışan bir babası varsa sürekli hatalar, aksaklıklar, unutkanlıklar göstererek, eşinin kendisine müdahale etmesini temin eder. Kadının farkında olmaksızın yaptığı bu davranışlar sonucunda eşi de kadının babası gibi davranmaya başlar. Koca, karısının gözünde babasına benzediği ölçüde de kadının cinsel isteği ortadan kalkar. Bazen de daha ilişkinin başında bu benzerlik fark edilir ya da yaratılmış olur. Cinsel isteksizlikle baş vuran bir çift, aralarında sürekli baba-kız oyunu oynuyordu. Koca karısına kızım, kadın da kocasına baba diye hitap ediyordu. Kadın tıpkı babasıyla yaptığı gibi eşi eve gelirken arayıp “babacığım çikolata getirir misin?” diyor, kocası da “ olur küçük kızım” diyordu. Bu çiftin tedavisinde bu oyunu bırakmaları ve birbirlerini gerçek kişilikleri ve kimlikleriyle tanımalarını sağlamak yeterli olmuştu.

10) Yakınlık sorunları

Cinsel ilişki iki kişi arasındaki en yakın ve mahrem ilişki biçimlerinden biridir. Cinsel yakınlık sırasında hem ruhsal hem de bedensel anlamda iki kişi arasındaki sınırlar iç içe geçer. Yakınlaşma ve sınır sorunu olan kişilerde bu yakınlığı tolere edememek cinsel ilişkilerden kaçınmaya neden olabilir. Ancak yakınlık sorunları isteksizlik yaratabilirse de daha çok uyarılma ve orgazm bozukluğuna neden olabilir. Ciddi yakınlık sorunu olan kişilerde seks terapisinden önce yakınlaşma sorunlarını ele alacak bireysel terapiler gerekebilir.

11) erkekteki cinsel sorunlar

Erken boşalması, ereksiyon zorluğu olan erkeklerin eşlerinde de sıklıkla cinsel sorunlar ortaya çıkar.

12) Kısıtlı ön sevişme

Cinsel isteksizliği ve uyarılma zorluğu olan kadınlar eşleri istediği için cinsel ilişkiyi kabul ederler ama haz almadıkları için bir an önce bitmesini isterler bu da cinsel haz alma olanaklarını ortadan kaldırarak durumun kronikleşmesine neden olur.

13) Eşin cinsel beceri eksikliği, güç dengesizliği, pasif agresif eş, eşini ketleyen koca

Fazla cinsel tecrübesi ve bilgisi olmaksızın evlenen ve daha sonra da sınırlı ve kısıtlı bir cinsel yaşamı olan çiftlerde kocanın cinsel ilişki sırasında uygun olmayan tutumları, kadının uyarılmasını ve haz almasını engelleyebilir. Önce uyarılma ve orgazm bozukluğu olarak başlayan cinsel sorun uzadığında ise cinsel isteksizliğe neden olabilir. Böyle çiftlerde cinsel danışmanlık ve cinsel yaşamlarını renklendirecek alıştırmalar yararlı olabilir.

14) Evlilik çatışmaları

İnsanlar evlenirlerken nasıl bir evlilikleri olacağına ilişkin belli tasarıları ve hayalleri vardır. Bu hayal ve tasarılar iş bölümü, roller, yaşama tarzı, nelerin yapılıp yapılmayacağına ilişkin çeşitli ayrıntıları içerir. Mesela bir kadın evlenirken, kocasının kendisine karşı anlayışlı, ilgili ve özenli olacağını, ev işlerinde kendisine yardım edeceğini, her ikisinin de çalışacağını varsaymış olurken, belki eşi de karısının evde oturup ev işlerinin sorumluluğunu üstleneceğini, elini sıcak sudan soğuk suya sokmayacağını varsaymış olabilir. Evlendikleri zaman ikisi de birbirinde aradığını bulamamın hayal kırıklığı içinde kızgınlıklar ve kırgınlıklar gösterebilirler. Böyle bir çift çevre ve aile baskısı ya da yetişme döneminde aldıkları kültüre göre ayrılmak istemeyebilirler. Ancak yaşadıkları çatışma cinsel yaşamlarına yansıyarak cinsel isteklerini ya da haz almalarını bozabilir. Ciddi evlilik uyuşmazlıkları olan çiftlerde seks terapisi yerine evlilik sorunlarını çözülmesini sağlayacak evlilik terapileri daha önceliklidir.

15) Aldatılma veya eşin sadakatinden kuşkulanma

Aldatılmaya ya da aldatılma kuşkusuna bağlı gelişen kızgınlık, cinsel hazzı ve uyarılmayı ciddi şekilde bozar. Ayrıca, kadınların kendilerini cinsel hazza, uyarılmaya, ve orgazma bırakabilmeleri için erkeklere göre daha fazla güvenlik duygusuna gereksinimleri olmaktadır. Gerçek ya da muhtemel bir aldatma kuşkusu kadının güvenini zedelediğinden cinsel hazzını, uyarılmasını ve orgazm olmasını engelleyebilir. Cinsel hazzın azalmasına bağlı tekrarlayan cinsel deneyimlerin yarattığı hayal kırıklığı da zamanla cinsel isteği azaltabilir ya da ortadan kaldırabilir.

* İsteksizliğin görüldüğü dönemler nelerdir ya da hangi dönemler bu açıdan risklidir? (Örneğin hamilelik, örneğin lohusalık vs)
Hamilelik, doğum gibi dönemlerde cinsel istek ve uyarılmada bir miktar azalma olursa da önemli bir sorun yaratmaz. Uyarılma bozukluğu daha çok evliliklerin 10. yılından sonra ve 50 li yaşlarda artmaktadır. Ancak her uzamış ilişkide cinsel sorun ortaya çıkması gerekmez. Daha çok zaten doyumlu bir cinsel yaşamları olmayan, ya da erkekte

Uyarılma bozukluğunda ne tür tedaviler uygulanıyor
Uyarılma bozukluğunda uygulanabilecek tedaviler daha fazla olmakla birlikte, hastanın ve çiftin durumunda göre en sık şu üçünü kullanırız.
a) Seks terapisi
Uyarılma bozukluğunda tedavinin esası kadının daha aktifleştirilmesi ile cinsel arzularını keşfedip kendini daha serbest bırakmasının sağlanması oluşturur. Cinsel iletişimi artırıcı teknikler yanında istek bozukluğunda bahsettiğimiz fantezi kurma, öykü yazma, cinsel materyal paylaşılması gibi tekniklerden yararlanılır. Ancak uyarılma bozukluğunda en önemli şey kadının kendi arzularını aktif bir biçimde cinsel yaşamına dahil etmesinin sağlanmasıdır.
b) Dinamik Yönelimli Seks Terapisi
Seks terapisine yanıt vermeyen ya da yanıt vermeyeceği düşünülen hastalarda, özellikle kişilik sorunlarında, babaya yönelik aşkın devam ediyor olması durumunda, ciddi yakınlık sorunlarında ve ciddi kontrol kaygısı olanlarda tercih edilebilir.
c) Bireysel, uzun süreli terapiler
Seks terapisine yanıt vermeyen vakalarda ve özellikle ciddi kişilik sorunları, cinsel dürtüler üzerinde kontrolünü kaybetme korkusu, maskelenmiş perversiyonlar, ve eşe ilgi kaybı söz konusu ise tercih edilebilir.

* Tedavi ne kadar sürüyor?
Klasik seks terapisi, haftada bir yapılan görüşmelerle ortalama 8 hafta sürer. Ancak sorun daha derin nedenlerden kaynaklanıyorsa, dinamik yönelimli ek yaklaşımlar gerekirse ya da bireysel terapi gerekirse tedavi uzayabilir
* Her vakada aynı sonuca ulaşmak mümkün oluyor mu?
Hastanın ya da çiftin gerektirdiği tedavi ve çözüm yolları iyi seçilmişse başarı şansı artar ve iyi sonuç alınır.
* Başarı şansı neye bağlı?
Başarı şansı genel olarak çiftin motivasyonuna ve sorunlarının ağırlığına bağlıdır. Ancak uyarılma bozukluğunda uygun tedavi seçilmişse, sorunlar ciddi olsa da tedavi şansı oldukça yüksektir.
* Tedavide erkeğin yeri?
Uyarılma bozukluğunda eşin ya da partnerin rolü oldukça fazladır. Eşine ne kadar yarımcı olursa, onun hoşlandığı ve hoşlanmadığı şeylere ne kadar özen gösterirse tedavi şansı o kadar yükselir. Uyarılma bozukluğu ile başvuran bir kadının, eşi, karısına karşı çok sert, özensiz ve saygısız davranıyordu. Tedavi için eşine özenli ve duyarlı davranması söylendiğinde, her hangi bir şey yapamayacağını, hele eşine yardım etmek, birlikte baş başa zaman geçirmek, hediye almak, çiçek getirmek gibi şeyleri asla yapamayacağını söylemişti. Bu şekilde bir yaklaşımı olan erkeğin varlığında kadının tedavisi neredeyse imkansızdır.
* Depresyon veya anksiyete de uyarılma bozukluğu yapar mı?
Depresyon hem cinsel isteği azaltır hem de uyarılmayı güçleştirir. Anksiyete ise uyarılmanın en büyük engelleyicilerindendir. Cinsel haz ve uyarılma ancak kişinin, rahat, huzurlu ve kendisini güvende hissettiği bir ortamda ortaya çıkabilir. Her türden gerginlik, tehdit, güvensizlik ve kaygı uyarılmayı engeller.
Kaynak: 
http://www.saglikpaneli.com 

****************************


ANORGAZMİ (Orgazm Olamama)


Anorgazmi, orgazm olamama, cinsel ilişki, cinsel yaşamOrgazm nedir? Orgazm hakkında... Maalesef pek çok bayanın hayatı boyunca tatmadıkları ve merak ettikleri bazı sorular vardır: "orgazm ne demek, orgazm nasıl olunur, orgazmın faydaları nelerdir, orgazm olamıyorum ne yapmam gerek" gibi...
"Orgazm nedir" sorusunun cevabını, kadınlarda orgazm olmanın yollarını, orgazm olmanın faydalarını, orgazm olamamanın ne gibi zararları olabileceği gibi orgazm hakkında pek çok merak edilen sorunun cevabını bu bölümde ele aldık.
Orgazm, cinsel ilişkinin en doruk noktasına çıkıldıktan sonra rahim ve vajinanın ritmik olarak kasılması olarak kabaca tarif edilebilir. Bu şekilde cinsel haz en yoğun biçimiyle yaşanır. Orgazm sırasında vajina ve rahimdeki bu kasılmalar tamamen kişinin kontrolu dışında gerçekleşmektedir.

Cinsel ilişkinin evreleri ile ilgili detay için tıklayınız   >>>

Anorgazmi nedir? Orgazm olamama neye bağlıdır?
Aslında orgazm olmak için cinsel ilişkiye bile gerek yoktur. Cinsel uyaranların beyni sürekli ve yoğun bir şekilde uyarması sonucu vücudun bu uyaranlara verdiği eş zamanlı bir yanıttır orgazm.

Burada unutulmaması gereken nokta; "En büyük ve en önemli cinsel organımızın beynimizin olduğu" dur. Bizin düşüncelerimizle ve beynimizle orgazm olabiliriz.
Vajina, vulva, klitoris ve G noktası gibi genital organlar orgazmı kolaylaştıran yardımcı organlarımızdır.

Anorgazmi; kadının hiç orgazm olamaması, çok geç orgazm olması veya yeterli uyarıya rağmen orgazma ulaşmanın çok güç olması olarak tarif edilebilinir.

Orgazm olamama kadınlarda ne tür sıkıntılara yol açar?
Orgazm olamama kadınlarda anksiyeteye (içsel sıkıntılara) yol açar ve sonuçta kişinin kendi kendine olan saygısı yitirmesi ve depresyon ile sonuçlanabilir.

Bu problemi yaşayan pek çok kadın cinsel olarak uyarılır; ancak odaklanma, yoğunluk ve süre yeterli olduğu halde orgazma ulaşamaz. Yaşam boyu orgazm bozukluğundaki bir kadın bir eşle ya da masturbasyon ile hiç orgazma ulaşamamıştır.

Bu durum normal cinsel yaşamı olan kadınların hayatının herhangi bir döneminde de gelişebilir.

Yapılan araştırmalara göre; kadınların yaklaşık % 5’i hayatının hiçbir döneminde orgazma olmamaıştır. Çoğu kadın da ancak klitoris uyarısı ile orgazm olabilmektedir.

Kadınların yaklaşık yarısından fazlası da ilişki sırasında "klitoris uyarısı" olmadan orgazma ulaşamamaktadır.

Klitoris bir kadının en duyarlı olduğu, sinir yapılarından en zengin olan anatomik bölgedir. G noktası ise varlığı halen tartışmalı olsa da orgazm olma fonkfiyonunda etkili olan diğer bir yapıdır.

Klitoris ve G Noktası hakkında bilgiler için tıklayınız   >>>

Orgazm Bozuklukları Nasıl Sınıflandırılır?Rasgele (random) anorgazmi:  Dönem dönem orgazmın yaşanamaması, dönem dönem yaşanmaması durumudur.

Klitoral (clitoral) anorgazmi: Hiç bir şekilde orgazmın olmaması durumudur. Kişi elle masturbasyon yaptığında bile orgazm yaşayamamaktadır. Anorgazminin boyutunun ileri düzeyde olduğunu gösterir.

Koital (coital) anorgazmi: Cinsel birleşmede penisin vajina içindeyken orgazm olmaması durumudur. Ancak mastürbasyon gibi yöntemler ile kişi orgazm olabilmektedir.
"Klitoral orgazmi" tabiri ise ancak klitorisin uyarılması sonucu orgazm oluşumunu tanımlar.

Masturbasyon ile ilgili ayrıntılar  >>>

Erken orgazm: Kadınlarda çok nadir olarak görülür. Bu pek çok kadın için yakınılacak bir durum değildir. Çünkü kadınlar erkeklerden farklı olarak arka arkaya pek çok kez orgazm olabilirler.
Diğer bir tabir ile kadınlar "multiorgasmik" özelliğe sahiptirler.
Bir cinsel ilişkide erkek boşaldıktan sonra 15-20 dakika kadar dinlenme gereksinimi duyarken, kadın aynı ilişkide birden çok hatta 20 kadar bile orgazmı ardı ardına yaşayabilmektedir.

Orgazm olamamanın nedenleri nelerdir? Orgazm olamama tedavisi...Anorgazminin nedeninin saptanması için yapılan basit bir jinekolojik muayene ve cinsel öykünün alınması orgazm tedavisindeki ilk aşamadır.

Her türlü cinsel işlev sorununda olduğu gibi orgazm olamama (anorgazmi) sorunu yaşayan her bayanın öncelikle uzman bir jinekolog tarafından jinekolojik muayeneden geçmesinde fayda olacaktır. 

Çünkü altta yatan orgazm olmayı engelleyen vajinit (vajina enfeksiyonu), vestibulit sendrom, vajinal kuruluk gibi disparoni (ağrılı birleşme) sebepleri varsa öncelikle bu sorunların tedavi edilmesi şarttır.

Vajinal kuruluk cinsel isteksizlik sonucunda da ortaya çıkabileceği gibi organik ve fizyolojik bir takım nedenler sonucunda da oluşabilmektedir.

Ancak orgazm bozukluklarının % 5'den daha azında altta yatan organik bir sebep bulunabilir. Sık karşımıza çıkan diğer sebepler; diabet, kalp hastalıkları, damar hastalıkları, nörolojik hastalıklar, alkolizm, nörolojik bozukluklar, nörolojik ve antidepressan ilaç kullanımıdır.
Orgazm olamamanın asıl nedenleri ise cinsel bilgi eksiklikleri, erkek eşin cinsel açıdan tecrübesizliği, daha önceden olan cinsellikle ilgili olumsuz yaşantılardır.

Psikolojik etkenler ise travma, problemli bir çocukluk geçirilmiş olması, düzenli ve sağlıklı bir aile yaşantısının olmaması, ergenliğe geçiş döneminde problemli ve travmatik cinsel deneyimlerin yaşanması ile seksüel kimlik çatışmaları sayılabilir.
Ancak unutulmamalıdır ki uzman bir cinsel terapist eşliğinde uygulanılan bir cinsel terapi sonucunda bir kadına orgazm olma öğretilebilinir.
Orgazm olamamanın psikolojik nedenleri nelerdir? Kolay orgazm olmak için ip uçları...

Anorgazmi, orgazm olamama, orgazm problemiÖncelikle "her ilişkide orgazm yaşanacak" diye de bir kural yoktur. Zaman zaman orgazm olmaması son derece normal bir durumdur.

Ayrıca orgazm olma eş faktörüne de bağlı olduğu için her partnerle ayrı düzeylerde cinsel haz ve orgazm olma durumunun da yaşanması doğaldır.

Orgazm olmamaya, cinsel isteksizlik ve disparonia (ilişkide ağrı) durumlarının da eşlik etmesi önemlidir.

Genellikle psikolojik faktörler nedeniyle orgazm engellenmektedir. Anorgazmi psikolojik faktörlerini özetlemek gerekirse;

Eğer kişi partneri ile orgazm yaşayamıyor ise bu o kişiye karşı olan ilgi kaybından dolayı olabilir. Bu tür kişiler genelde başka bir partner veya mastürbasyon ile orgazma ulaşabilirler.

Bazı anorgazmik kadınlarda cinsel uyarının oluşmasında problem yoktur, ancak orgazma ulaşmanın kötü bir şey olabileceği korkusuyla bu uyarıyı ilişki sırasında kaybederler.

Cinsellikle ilgili aileden öğretilen kurallar, katı dini ve ahlaki öğretiler, bazen kadında kaçınmaya ya da açıkça etkin cinsel uyarımın reddedilmesine neden olabilir.

Bazen kadın için orgazm "kendi kontrolünü kaybetmek" (otokontrolü kaybetmek) anlamına gelebilir. Bu konudaki kültürel beklentiler ve sosyal kısıtlamalar da oldukça önemlidir.
Kontrolü kaybetme korkusu orgazma ulaşmanın önündeki en büyük engellerden birisidir.

Kadın orgazm bozukluğunun en önemli nedenlerinden biri "cinsellik eşittir cinsel birleşme" tarzı yanlış düşüncelerdir. Birleşme ve orgazmın başlıca amaç haline gelmesi orgazmı engeller.

Orgazm olmaya değil de cinsel ilişkiden haz almaya çalışmak, ön sevişmeleri uzun tutmak, hassas (erojen) bölgelerin güzel bir şekilde uyarılması cinsel ilişki sırasında hazzı ve bu hazzın en doruk noktası olan orgazm olmayı kolaylaştıracaktır.

Orgazm olmada bir başka neden de etkin olmayan cinsel tekniklerdir. Bazen kadın ve/veya cinsel eşi etkili bir şekilde birbirini uyarmayı ve uyarılmayı beceremez.
Sevişmek "bildiğimiz" değil "öğrendiğimiz" bir işlevdir. Cinsel ilişki ile ilgili bilgi eksiklikleri uyarmayı, uyarılmayı, cinsel hazzı ve orgazm olma fonksiyonunu engelleyebilmektedir.
Cinsellikle ilgili olumsuz düşünceler ve kaygı da cinsel tekniklerin etkinliğini azaltmaktadır.

Kadının eşine kızgın olması, gizli öfkeler, kırgınlıklar, dargınlıklar ve yaşanan ailesel problemler de orgazm olamamanın ve cinsel isteksizliğin diğer nedenleri arasındadır.

Özellikle bizim ülkemizde insanların kendi duygu ve coşkularını ifade etmesindeki maskelemeler, duyguların ve hazzın en yoğun olarak yaşandığı dönemler olan cinsel ilişkide de kendini göstermekte ve bu nedenle pek çok kadın bu hazdan mahrum kalmaktadır.

Orgazm problemi ile ilgili olarak bilinmesi gereken iki nokta vardır. Birisi "orgazm olma hazzı ve şekli" kişiden kişiye değişir. İkincisi ise kadının "cinsel birleşme yoluyla orgazm olamamasının kadında bir sorun olduğu şeklindeki bir düşüncenin yanlış" olduğudur.

Orgazm olamama gebelik oluşmasını engeller mi?
Merak edilen konulardan birisi de orgazm olamamanın gebe olasılığını azaltıp azaltmadığıdır. Gebelik atılan spermlerin o dönemde atılan yumurtayı döllemesi sonucunda başlar. Bu nedenle genel olarak kabul edilen görüşe göre orgazmın gebelik ile ilişkisi yoktur. Yani gebe kalmak için mutlaka orgazm olmak gerekmemektedir.

Ancak, bazı yazarlara göre de orgazm sadece cinsel bir zevk değil, gebeliğin oluşmasında etkin rol oynayan bir faktördür. Bu yazarlara göre rahim kasılmaları içeriye doğru negatif basınç oluşturarak spermlerin tüplere daha kolay ulaşmasını sağlamaktadır.

Yine, bazı yayınlar da orgazm yaşamadan cinsel ilişkiyi bitiren kadınlarda bel ve sırt ağrılarının daha sık olarak görüldüğü bildirilmektedir.

Orgazm olmak bir kadının mutluluğu için şart mıdır?
Özellikle ülkemizde milyonlarca kadın orgazmın ne olduğunu dahi bilmeden mutlu bir şekilde yaşamaktadır.
Ancak orgazmı yaşayan kadınlar cinselliğin tadını daha güzel bir şekilde çıkarmakta ve hem kendinin hem de eşi ile tam bütünleşmenin mutluluğunu yaşamaktadır. Bu da sağlıklı bir evlilik ve sağlıklı bir cinsel hayat için son derece önemlidir.

Orgazm olamamak ne tür problemlere yol açar?
Orgazm olma normal bir vücut fonksiyonudur. Eğer kadın orgazm yaşamıyorsa ilişki sonrası kendini huzursuz hissedebilir. Çünkü pelvik organlarda toplanan kan rahatsızlık yaratabilir.
Eşine tam cinsel hazzı veremediğinden ötürü kendisini yetersiz hisseden anorgazmik kadınlarda zaman içinde cinsel isteksizlik, depresyon, güven eksiklikleri gibi sorunlar ortaya çıkabilmektedir.
Cinsellik ailenin sağlıklı bir şekilde devamlılığı, ufak tefek ailesel pürüzlerin giderilmesi, kişilerin birbirlerini daha çok sevip yakınlaşmalarını sağlayan, evlilik ve beraberliklerdeki çok önemli unsurlardan birisidir.

Orgazm Olamama (Anorgazmi) Tedavisi

Orgazm olamama, tedavi yönemleriOrgazm olamama tedavisinde ilk aşama yapılan basit bir jinekolojik değerlendirme sonucunda kişide herhangi bir yapısal problemin olup olmadığını değerlendirmektir.
Daha sonra kişinin yaşantısı, geçmişi, birliktelikleri, cinsel hayatı, eşi ile uyumlarını içeren geniş bir cinsel anamnez (öykü) alımı yapılır. Bu şekilde anorgazmi sorunun nedeni saptanmaya çalışılır.

Orgazm olamama tedavisinde ilk olarak kişiye cinsel ilişki, cinsel organlar, genital anatomik yapı ile ilgili bilgiler verilir. Daha sonra kişinin kendi vücudunu tanımasına yönelik çalışmalar yapılır. Cinsellikle ilgili geçmişten gelen yanlış ve eksik bilgiler, ön yargılar temizlenir. Bu yanlış bilgiler yerine konan doğru bilgiler ile düzeltilir. Bu tür cinsel terapiye "bilişsel cinsel terapi" adı verilir.

G noktası büyütülebilir mi?Evet.  Yalnızca dıştan uyarı ve masturbasyon ile (klitoral) orgazm olan ancak ilişki sırasında vajinal orgazmı yaşayamayan bayanlada, g noktasına yapılan kolajen enjeksiyonu ile orgazm sağlanabilmektedir. "G shot" olarak bilinen bu işlem oldukça güvenilirdir.

G shot (G noktası büyütme) ile ilgili bilgiler için tıklayınız  >>>

Kadınlarda cinsel zevk noktaları...
Kadınlarda ve erkeklerde cinsel ilişki sırasında uyarılmayı sağlayan hassas cinsel zevk noktaları vardır. Cinsel hazzın artmasını sağlayan cinsel zevk noktaları için "erojen (erogen) bölgeler" adı da verilmektedir. Cinsel zevk noktalarında haz verici sinir uçları daha yoğun bir şekilde bulunmaktadır.
Orgazm olma sorununun tedavisinde "erojen (duyarlı)" bölgelere (meme uçları, klitoral bölge, kulak çevresi, boyun, bacaklar gibi) "yoğunlaşma tekniği" uygulanmaktadır. Ancak bu teknik, klitoral uyarı ile orgazm olan ancak ilişki sırasında orgazma ulaşamayan kadınlarda genellikle etkisizdir. Böyle durumlarda "çatı kaslarını çalıştırma egzersizleri (Kagel egzersizi)" ile vajen kasları ve duyarlılığını arttırmak mümkündür.
Daha sonra cinsel haz çalışmaları yapılarak önce kendisi ile daha sonra da cinsel partneri ile uyumu sağlanır. Cinsel konsantrasyonun sağlanması ile ilgili bilgiler aktarılır.  Bir takım ev ödevleri ile de hastanın uygulamaları evde yaparak pekiştirmesi sağlanır. Bu tür cinsel terapiye de "davranışsal (davranışçı) cinsel terapi" adı verilir.

Anorgazmi tedavisinde kliniğimizde de uyguladığımız hipnoz tedavileri (hipnoterapi) ile bilinç dışındaki sorunlar daha kolay çözüme ulaşabilmektedir. Hipnoz terapisi cinsel terapilerde terapi süresini kısaltan, hastanın terapiye uyumunu arttıran, terapiyi tamamlayan önemli tedavi seçeneklerinden birisidir.

Hipnoz tedavileri (hipnoterapi) ile ilgili bilgiler için tıklayınız  >>>

Eşi ile sorunları olan kişilere de ayrıca çift terapisi ve aile terapisi uygulanmalıdır.

Kullanılan ilaç tedavileri var mıdır?Orgazm bozukluğunun tedavisinde Sildenafil (viagra) ve Buspiron gibi ilaçların kullanımının yararlı olduğuna ilişkin bilgiler vardır. Ayrıca sildenafil, ilaç kullanımına bağlı olan cinsel işlev bozukluklarında da yararlı olabilmektedir.

Özellikle son zamanlarda görsel ve yazılı basında konu ile ilgili haberlerin yer alması orgazmı bilmeyen kadınların aklını karıştırmaktadır.

Orgazm takldi ve orgazm sırasında çıkan seslerSürekli duyduğu bu olayı yaşayamamanın getirdiği stres nedeni ile pek çok çiftin cinsel hayatları zedelemekte ve sonuçta olumsuz olaylar görülebilmektedir.
Bu nedenle pek çok kadın orgazm olmadığı halde "orgazm taklidi" yapmakta ve orgazm sırasında çıkan seslere benzer sesler çıkararak partnerini kandırma yoluna gitmektedir. Bu durum tecrübeli partnerler tarafından anlaşılabilmekte ve cinsel ilişkideki hazzı olumsuz yönde etkilemektedir.
Orgazm taklidi yapmak kişiler arasındaki güven unsurunu da olumsuz etkiler ve cinsel ilişkilerdeki samimiyeti azaltır.
Kaynak:
http://www.jinekolognet.com

**************************


AĞRILI CİNSEL İLİŞKİ (Disparoni)


Ağrılı cinsel ilişki nedir?


Ağrılı cinsel ilişki; cinsel ilişkide birleşme anı geldiğinde vajen (vajina) girişinde veya daha derinlerde kasık bölgesinde ağrı, acı, yanma, batma gibi hoşnutsuz, istemsiz durumların
hissedilmesidir.


Cinsel birleşme sırasında ağrı hissedilmesi  "Disparoni (disparunia, disparuni, dyspareunia, disparöni), ağrılı birleşme, ağrılı cinsel penetrasyon" olarak bilinmektedir.

Cinsel birleşme (penisin vajina içine girmesi) "penetrasyon" olarak bilindiğinden, disparöni "ağrılı penetrasyon" veya "ağrılı cinsel penetrasyon" olarak da geçmektedir.


Disparoni (disparuni) pek çok kadının gizli sorunudur...
Hera Kadın Sağlığı Merkezi olarak yaptığımız çalışmalara göre disparoni yakınması ülkemizde pek çok kadında bulunmaktadır. Bazı kadınlar bu tür sorunun olduğunu farkına bile varamamakta, cinselliği bir "kadınlık görevi" olarak görmektedir. Bu maalesef yanlış yerleşmiş kültürel bir saplantıdır.

Zaman içinde kadınların cinsel ilişkiden beklentilerinin artması sonucunda, özellikle son yıllarda bu yanlış saplantıda değişmeye başlamıştır. Cinsel sorunlarını "sorun olarak gören" ve bu nedenle jinekolog ve cinsel terapi kliniklerinin yolunu tutan hastaların sayısı her geçen gün artmaktadır.

Kesin tanı için öncelikle jinekolojik muayene şarttır...
Ağrılı ilişkinin nedenleri arasında en sık olarak (% 80 olasılıkla) jinekolojik hastalıklar bulunmaktadır. Bu yüzden kesin nedenin saptanması için cinsel sorunlar konusunda deneyimli bir jinekolog tarafından iyi bir jinekolojik muayene şarttır.

Her hangi bir jinekolojik sorunu olmayan kişilerde ise psikolojik nedenler araştırılmalıdır.


DİSPARONİ ÇEŞİTLERİ
İlk ilişkiden itibaren cinsel ağrı yakınması olanların yanı sıra yıllar sonra cinsel ilişkisi ağrılı olmaya başlayan kadınlar da vardır.

İlk cinsel deneyimden itibaren cinsel birleşmede ağrı, acı gibi hoşnutsuz şikayetlerinin olması "Primer (birincil) disparoni", daha önceden böyle bir şikayet olmadığı halde bu sorunun daha sonradan ortaya çıkması "Sekonder (ikincil) disparoni" olarak bilinmektedir.

Diparöni tanısında, cinsel ilişki sırasında ağrının oluştuğu bölge de önemlidir.

Cinsel penetrasyon sırasında vajinanın hemen girişinde veya vajina içinde hissedilen ağrı, acıma durumları "yüzeyel disparoni",  ilişkide kasık bölgesinde hissedilen ağrılar ise "derin disparoni" olarak bilinmektedir.

Yüzeyel disparoni
Cinsel ilişki sırasında ağrının penisin vajene girişi sırasında ve vajina içerisinde hissedilmesidir. Yüzeyel disparuni nedenleri:

Vulvar vestibulit sendrom (Vulvar vestibulitis)
Vajina girişinde ağrı, yanma, batma, acıma ile kendisini gösteren ve kadınlarda ağrılı cinsel birleşme (disparöni), vajinismus gibi problemlere neden olan bir durumdur.

Vulvar vestibulit sendromun kesin nedeni bilinmemekle beraber tek tedavi seçeneği vajinal girişteki ağrılı cilt bölgesinin basit bir cerrahi operasyon ile çıkartılmasıdır. (Parsiyel vestibulektomi operasyonu)

Vulvar vestibulitis tedavi edilmediği takdirde kadınlarda zaman içerisinde anorgazmi (orgazm olamama), cinsel isteksizlik (cinsel soğukluk) gibi sorunlara yol açmaktadır.
Vajen veya vulvanın enfeksiyonları (Vajinit ve vulvit'ler)
Vajinitler genellikle vajinal akıntı ve kaşıntı (pruritis) şikayeti ile kendisini gösterir.
Vajinal mantar enfeksiyonları, vajinal trikomonas enfeksiyonu ve Gardnerellaya bağlı gelişen bakteriyal vaginosis enfeksiyonları kişilerde cinsel ilişkide ağrı şikayetlerine yol açabilmektedir.
Vulvitler ise genelde dış genital alanda yanma, kaşıntı, acı veya döküntülü lezyonlar ile karakterizedir.

Vulvitler arasında vulvar mantar enfeksiyonu,

İyi iyileşmeyen doğum dikişleri
Normal doğum dikişlerinin iyi iyileşmemesi de kadınlarda cinsel ilişki sırasında ağrı, acı hissi oluşturabilmektedir.

Vajina ameliyatları
Vajina daraltma ameliyatları, vajinal yolla rahmin alınması ameliyatları (vajinal histerektomİ) de uygun şekilde iyileşmediği takdirde kadınlarda ağrılı penetrasyon (ağrılı cinsel birleşme) nedenidir.

Vajen girişinin doğuştan darlığı
Nadir görülen ve doğuştan gelen bu anomaliler arasında en sık rastlanılanı "Rokitanski Mayer Küstner Hauser Sendromu" dur. Bu sendromda vajina kısa ve kör olarak sonlanmaktadır.

Menopoz
Menopoza bağlı vajinal kuruluk ve atrofi (dokunun küçülmesi) kadınlarda ağrılı cinsel birleşmenin sık nedenleri arasındadır. Menopoz ve cinsel yaşam aşağıda daha detaylı olarak ele alınmaktadır.

Kızlık zarına bağlı anormallikler
Kızlık zarı'nın normalden kalın olması (rigid hymen). Ayrıca kızlık zarının cinsel birleşmeye engel olacak şekilde yüksek kenarlı ve küçük delikli olması. Bu tür kızlık zarı (hymen) çeşitleri arasında yarımay kızlık zarı (cressent hymen), cribriform hymen sayılabilir.

Vajinal kayganlığın azlığı
Vajenin kayganlığını sağlayan sekresyonların (salgıların) az olması gibi durumlar yüzeyel disparoniye neden olabilmektedir. Vajinal kayganlığın azlığı "vajinal kuruluk" olarak bilinmektedir.

Kanda süt hormonunun fazlalığı (hiperprolaktinemi) de kadınlarda estrojen hormonunu azaltarak vajinal kuruluk ve cinsel ilişkide yanma, acıma gibi problemlere zemin hazırlayabilir.

Vajinal kuruluk sorunu yaşayan hastaların tedavisinde kullanılan bazı kayganlaştırıcı krem, jel veya fitiller "vajinal lubrikant" olarak bilinir.  Cinsel ilişkiyi kolaylaştıran, hazzı arttıran vajinal lubrikantlar ülkemizde de sağlık marketlerde bulunmaktadır. Menopoz dönemine bağlı vajinal kuruluk durumlarında güvenle lokal etkili hormonal ilaçlar kullanılabilmektedir.

Derin disparoni
Vaginaya penisin tam olarak girdikten sonra alt kasık bölgesi veya karında ağrı veya acıma hissinin yaşanmasıdır.

Endometriozis
Endometriosis, batın içinde yapışıklıklar ile kendisini gösteren immünolojik bir hastalıktır.

İç genital organlardaki patolojiler
Rahim, yumurtalık, tüpler veya alt karın bölgesi ile ilişkili hastalıklar derin disparoniye neden olabilmektedir. Örnek olarak uterin myomlar, yumurtalık (over) kistleri, tuboovaryen abseler sayılabilmektedir.

Geçirilmiş batın ameliyatları
Apandisit, sezaryen, myom ameliyatları gibi bir takım batın ameliyatları sonrasında kişilerde kalıcı kasık ağrısı veya cinsel ilişki sırasında derinde (kasık ve karında) ağrı şikayeti gelişebilmektedir.

Bu iki ağrı çeşidinin ayrılması da basit bir jinekolojik muayene ile sağlanmaktadır.

Menopoz ve Cinsel İlişki Problemleri
Menopozdaki kadınlarda vajen epitelinin sağlamlığını ve kayganlığını sağlayan estrojen hormonu eksikliği nedeni ile disparoni şikayeti olmaktadır. Bu problem, menopozal hormon tedavisi ile kolaylıkla düzelebilmektedir. Çünkü menapoz sonrasındaki kadınlara östrojen verilmesi vajina ve klitoristeki kan akımını artırır.

Yaşlanma ve menapoz sonucu en sık karşılaşılan cinsel yakınmalar istek kaybı, ağrılı cinsel birleşme, cinsel cevabın azalması, orgazma ulaşmada zorluk Anorgazmi (orgazm olamama)  ve genital duyarlığın azalmasıdır. Islanmanın azalması ve duyarlığın bozulması östrojen düzeylerinin düşüklüğü ile ilişkilidir.

Testosteron düzeylerinin düşük olması cinsel uyarılma, genital duyarlık, libido ve orgazmdaki azalma ile birliktedir.

Menopozda cinsel hayat ile ilgili detay için tıklayınız  >>>

Psikolojik cinsel ağrı problemleri: Vajinismusa Bağlı Disparoni
Vajinismus  psikolojik disparoninin en sık nedenleri arasındadır ve kendisini cinsel ilişkide ağrı, acı, kasılma gibi şikayetlerle gösterir. Cinsel ilişkideki istemsiz kasılmalar disparöniye neden olmaktadır.

Herhangi bir jinekolojik neden saptanamayan hastalarda psikolojik nedenler araştırılmalıdır. Vajinismus daha çok kadının bilinç altını etkileyen psikolojik durumlarla ilişkilidir. Bu gruptaki hastalar cinsel terapi ile tedavi edilmelidir.
Kaynak:
http://www.jinekolognet.com
***********************
 Disparoni Nedir ? - Kurtadult - Premium Adult Forum: "Cinsel ilişki esnasında ya da sonrasında acı duyulması disparoni olarak adlandırılır. Erkekleri de etkileyebilmekle birlikte genellikle kadınlarda görülür. Disparonisi olan kadınlar sıklıkla vajina, klitoris ve labialarda (iç ve dış dudaklar) ağrı duyabilirler. Disparoni nedenleri çok olmakla beraber hemen hepsi tedavi edilebilmektedir.
Sebepler
*Lubrikantların yokluğuna bağlı olarak gelişen vajinal kuruluk
*Atrofik vajinit (sıklıkla menopoz sonrası kadınlarda görülen vajinal mukozanın incelmesi durumu)
*Bazı ilaçların yan etkileri (örneğin antihistaminikler ya da tamoksifen )
*Sentetik iç çamaşırları, spermisitler (gebeliği önleyici maddeler) ve vajinal yıkama materyallerine karşı oluşan alerjik durumlar
*Endometriozis: uterusun en iç tabakası olan endometriumun normal yeri dışında pelvis içinde, farklı yerlerde de bulunması ve büyümesi nedeniyle, başta kısırlık olmak üzere pelvik ağrı ve disparoni ile seyredebilen hastalık
*Vulvo - vajinal vestibülit
*Vajinal bölgeyi etkileyen cilt hastalıkları
*Üriner sistem hastalıkları,vajinal mantar hastalıkları,cinsel yolla geçen hastalıklar
*Psikolojik travma (özellikle çocukluk yaşlarında olmakla birlikte ergenlikte de yaşanmış olan cinsel taciz veya benzeri ruhsal travmatik olaylar)
Belirtiler
Disparonisi olan kadınlar vajina girişinde yüzeysel bir acı duymakla birlikte, penisin daha ileri girişlerinde daha derin acı duyabilirler. Bazı kadınlar genellikle bu acının verdiği korku ile ilişki sırasında, vajinal kasların, penisin içeri girmesine engel olacak kadar sıkı şekilde kasılmasıyla seyreden ve vajinismus denen klinik tabloya maruz kalabilirler.
Teşhis
Disparoninin teşhisi tipik olarak kişideki belirtilere bağlıdır. Tıbbi ve seksüel hikaye ile birlikte jinekolojik muayenenin de yardımıyla bu şikayetlerin nedeni bulunmaya çalışılacaktır.
Acının, genital organlara dokunmakla mı yoksa erken ya da derin penetrasyonla (girişle) mı oluştuğunu ayırt etmek, nedeni bulmak için önemli bir anahtardır. Doktorunuz acının yeri, süresi ve ilişki sonrasında ne kadar sürdüğünü de soracaktır. Ayrıca şu sorular da doktorunuz tarafından sorulabilir ;
Daha önceleri, seksüel hayatınızda hiç ağrılı bir cinsel ilişki yaşadınız mı ? En başından beri tüm cinsel ilişki deneyimleriniz ağrılı mı idi ?
Hiç uygun bir kayganlaştırıcı kullandınız mı ve eğer kullandıysanız ağrıda azalma oldu mu ?
Seksüel hayatınızla ilgili bilgiler (özellikle cinsel yolla geçen hastalıklar konusunda riskli deneyimleriniz oldu mu ?)
Daha önce hiç cinsel tacize uğradınız mı ? ya da bir şekilde cinsel organlarınız travmaya maruz kaldı mı ?
Eğer orta yaşlarda iseniz ve düzensiz adet sikluslarınız(dönemleriniz), sıcak basmaları veya vajinal kuruluk şikayetleriniz de varsa muhtemelen atrofik vajinit hastalığı olabilir (menopoz sırasında östrojen hormonunun azalmasına bağlı olarak vajinal mukozanın incelmesi).
Eğer yeni anne olmuşsanız ve bebeğinizi emziriyorsanız, emzirme olayı da vajinal kuruluk ve buna bağlı olarak disparoniye neden olabilir.
Bu fizik muayene sırasında doktorunuz vajinanızı kuruluk, yangı ve özellikle mantar ve herpes başta olmak üzere enfeksiyonlar, genital siğiller ve varsa yara izleri açısından değerlendirecektir. Ayrıca doktorunuz endometriozise ait olabilecek pelvik bir kitle ya da hassasiyet olup olmadığını anlamak için bimanuel (iki elle) muayene ile iç genital (üreme organlarıyla ilgili) organları da değerlendirecektir. Ve eğer gerek görürse bu şikayetlerinizin artmasına neden olabilecek, cinsel taciz, travma ya da anksiyete gibi konular için başka bir uzmanla konsültasyona gidebilir.
Ne kadar beklenmeli ?
Şikayetlerinizin süresi tamamen altta yatan nedene bağlıdır. Eğer uygun olmayan bir lubrikant kullanımı nedeniyle oluşan bir vajinal kuruluk sözkonusu ise daha uygun birini kullanmakla belirtiler hızla azalacaktır. Eğer vajinal kuruluğun nedeni atrofik vajinit ise bir ya da iki haftalık lokal-vajinal bir östrojenli krem kullanımı ile düzelecektir. Eğer bir üriner enfeksiyon ya da vajinal mantar hastalığı mevcutsa, bir haftalık bir antibiyotik tedavisi ile enfeksiyonla birlikte disparoni de yok olacaktır. Eğer cinsel yolla geçen bir hastalığa maruz kalmış olmanız nedeniyle disparoni varsa bunun tedavisi de antibiyotik ile olacak ama muhtemelen biraz daha uzun sürecektir. Disparoninin nedeni liken planus veya liken skleroz gibi bir cilt hastalığı ise steroidli kremlerle tedavi uygulanacaktır ancak bu da uzun bir süre alabilir. Eğer disparoni aylar hatta yıllar gibi uzun bir süreden beri varsa muhtemelen olaya psikolojik faktörler de eklenmiştir ve bu durumda belirtiler daha da artmadan uzun süreli bir terapiye ihtiyacınız olabilir.
Korunma
Cinsel taciz ya da travma gibi bazı elde olmayan nedenler dısında, diğer disparoni nedenlerinden önlemler alınarak korunmak mümkündür;
Sıkı giysiler giymeyerek, pamuklu iç çamaşırı kullanarak, hijyenik faktörlere daha dikkat ederek (sık iç çamaşırı değişmek ve genital bölgeyi mümkün olduğunca terden ve nemden uzak tutmak gibi) ve yüzme sonrasında ıslak mayonuzu değiştirerek vajinal mantardan büyük oranda korunabilirsiniz
Üriner enfeksiyonlardan korunmak için ve cinsel ilişki sonrasında mümkünse işeyiniz ve tuvalet sonrası cinsel organınızı önden arkaya doğru siliniz.
Cinsel yolla geçebilen hastalıklardan sakınmak için öncelikle tek eşliliği tercih ediniz veya mutlaka prezervatif kullanınız.
Vajinal kuruluk varsa uygun bir lubrikant kullanınız ve eğer kuruluk atrofik vajinit gibi bir duruma bağlıysa tedavisi yoluna gidiniz.
Eğer endometriozis varsa ilişki sırasında derin penetrasyondan (girişlerden) kaçınınız ya da nispeten daha az ağrılı olan adet sonrası ilk ya da ikinci haftalarda cinsel ilişkiye giriniz.
Tedavi
Tedavi, disparoni yapan nedene bağlıdır ;
Rahat ve sorunsuz bir cinsel ilişki için klitoral uyarının yeterince fazla olmasına dikkat edin ve uygun bir lubrikant kullanın
Vajinal mantar enfeksiyonları için antifungal(mantara karşı) ilaçlar kullanın
Üriner sistem hastalıkları ve cinsel yolla geçen hastalıklar için uygun antibiyotik kullanın
Ağrılı yangılardan kurtulmak için uygun oturma banyoları tatbik edin
Vajinal bölgedeki cilt hastalıklarının tedavisi hastalığa göre çeşitlilik gösterir (örneğin likenlerde steroidli pomat kullanılır)
Ne zaman doktora başvurmalısınız ?
İlk birkaç cinsel ilişki deneyimi bazen pek de rahat olamamakla birlikte asla acı verici olmamalıdır. Eğer ilişki sırasında ya da sonrasında ani bir ağrı olmuşsa mutlaka doktorunuza görünün. Cinsel ilişkide duyduğunuz ilk ağrı sonrasında hemen doktora başvurmanız, cinsel ilişkinin ağrılı bir iş olduğu şeklindeki yanlış bir fikrin, saplantı olarak bilinç altında yer etmesine izin vermemek açısından önem taşımaktadır.
Takip
Disparoninin nedenlerinden bir çoğu ilaçlarla tedavi edilebilecek olan fiziksel durumlardır. Buna rağmen, uzun süredir disparonisi olanlar ya da cinsel taciz veya travma nedeniyle disparoni hatta vajinismus gelişmiş olan kadınlar daha uzun ve ayrıntılı takip ve tedaviye gereksinim duyabilirler

- Google Araç Çubuğu kullanılarak gönderildi"

*****************************


Vajinismus Nedir ?
Vajinismus (diğer tabiri ile vaginismus) ön sevişmede bir sorun olmamasına rağmen ilişki sırasında birleşme anı geldiğinde bayanın kendisini istemsiz bir şekilde kasarak ilişkiye engel olması durumudur. Bayan cinsel ilişki sırasında sanki acı duyacak, yırtılacak veya parçalanacakmış gibi hisler taşınaktadır. Bu nedenle kendisini geri çekmekte, bacaklarını kapatarak eşini itmekte ve ilişkiyi sonlandırmaktadır.
Vajinismus ciddi sorunlara gebedir, konsantrasyonu bozar..
Ülkemizde son derece yaygın olan vajinismus sorunu tedavi edilmediği takdirde ciddi evlilik problemlerine yol açmakta ve hatta aldatmalara veya boşanmalara kadar giden bir sürecin başlamasına neden olmaktadır. Yine, vajinismus tedavi edilmediği takdirde bir çığ gibi büyümekte, kişinin hem sosyal hem de evlilik anlamında enerjisini tüketerek özgüvende azalmalara neden olmaktadır. Konsantrasyon kaybı yaşayan hastalar çözümsüzlüklerini tüm hayatlarında hissetmektedirler.

Cinsel ilişkide ağrı da vajinismusa bağlı olabilir...
Bazı vajinismus hastaları da cinsel ilişkiye zar zor da olsa girebilmekte, ancak aşırı kasılmalardan dolayı zamanla cinsel ilişkiden soğumaktadırlar.

Eşini seven, çoğu kez severek ve isteyerek evlenen kadın eşiyle sevişme sırasında da haz ve tatmin almakta; ancak ilişki birleşme (penetrasyon) boyutuna geçtiğinde aniden başlayan korku, heyecan, çarpıntı ve nefes nefese kalma gibi bulgular ile adeta bir “panik atak benzeri durum” yaşamakta ve daha sonrasında kendisini kasarak bacaklarını kapatmakta, eşini iterek ilişkiyi sonlandırmaktadır.

Sık sık denemeler zaman içinde azalmakta, denemeler yerini umutsuzluk ve karamsarlıklara bırakmakta, problem her geçen gün bir çığ gibi büyümektedir.

Vajinismus bir çift sorunudur..
Yalnızca cinsel bir problem olarak görülen vajinismus zaman içinde evli çiftlerin tüm hayatlarını da olumsuz yönde etkilemekte, 
vajinismus tedavisi yapılmayan kişilerin kendi öz güvenleri azalmakta ve hem ev hem de iş hayatlarında birbiri ile bağlantılı pek çok sıkıntılara ve büyüyen sorunlara neden olmaktadır. Bu nedenlerdir ki, vajinismusu bir kadının bireysel sorunu olarak değil bir “çift problemi” olarak görmek gereklidir.

Vajinismus bir erteleme kaçınma hastalığıdır..
Bir tarife göre de 
vajinismus bir “erteleme-kaçınma hastalığı” dır. Yani evliliğin ilk yıllarından itibaren vajinismus problemini yaşayan kişiler kariyer, eğitim, tayin, iş değişikliği gibi daha sayılabilecek pek çok bahaneler sonucunda tedavilerini ertelemekte ve tedaviden kaçınmaktadırlar.

Bilimsel yöntemler ile 
vajinismus tedavisi başlanarak, kısa bir süre içerisinde başarıya kavuşan hastalarımız tedavileri sonrasında her zaman için kendilerine aynı soruyu sormaktadırlar: “Neden bunca zaman beklemişiz, bu kadar kolay mıymış?”

Vajinismus İngilizcede ise “Vaginismus” olarak geçmekte ve “unconsumated marriage (tamamlanmamış evlilik)” olarak tanımlanmaktadır.
Kaynak:

**************************************

Vajinismus Hastaları Ne Hisseder ?
Vajinismus Hastaları Ne Hisseder ?
Vajinismus problemi, kişilerin sadece cinsel yaşamını değil zamanla sosyal hayatı ve iş hayatını da etkileyen bir probleme dönüşür. Kişinin kendine özgüveni azalır, sosyal ilişkileri zayıflar ve zamanla diğer problemleri de büyüyerek çözülemez bir hal alır. Vajinismus problemi kişileri depresyon sürecine kadar götürebilen bir probleme dönüşebilir. Vajinismus yüzünden umutsuzluk yaşayan hastalar olayla baş edebilmek için gerekli tüm duygusal enerjilerini kaybederler ve zamanla savaşmaktan vazgeçip kendi küçük kabuklarına çekilirler.

Vajinismus yüzünden özgüvenini kaybeden bir hastamız:
merhabalar doktor bey,
vajinismus denilen hastalık benim hayatımı mahvetti. İlk başta bu problemi bir türlü kabullenmek istemedim çünkü eşimi çok seviyordum ve bende böyle bir şey olması mümkün olamazdı. Eşimi yıllarca çok sevdim ve severek evlendim evlenmeden önce hep ilk gecemizin hayalini kurdum, ta ki o gün gelene kadar… Bu problem benim için o kadar utanç verici ki anlatamam, kimseye anlatıp içimi dökemiyorum, kimseyle paylaşamıyorum. Psikolojim harap oldu. Evi terk etmeyi düşündüm, eşimi çok sevdiğim halde ona yetmediğimi isterse boşanabileceğimizi bile söyledim. Çünkü onu bu kadar severken ya bir gün benden vazgeçerse ya beni aldatırsa korkularıyla yaşamaktan artık yoruldum. Bu sorundan bir an önce kurtulmak istiyorum. Arkadaşlarımla, akrabalarımla görüşmek istemiyorum artık. İnsanların hala bebek yok mu soruları beni kahrediyor, dayanamıyorum. İşime bir türlü yoğunlaşamadığım için işimden de ayrılmak zorunda kaldım. Hayat benim için gittikçe zorlaşıyor eşimi çok seviyorum ve evliliğimizi kurtarmak ve en çok da kendi hayatımı kurtarmak istiyorum lütfen bana bir çözüm yolu bulun çok çaresizim…

Vajinismus hastaları
 genellikle aynı tür duyguları paylaşırlar. Eşlerini hak etmediklerini, eksik bir kadın olduklarını, bu problemden asla kurtulamayacaklarını düşünürler. Vajinismus hastaları genel olarak şu durumları yaşarlar:
* Depresyon
* Kendilerini toplumdan ve çevrelerinden soyutlama
* Hayal kırıklığı ve çaresizlik
* Partnerleriyle veya eşleriyle ayrılma düşüncesi
* Cinsel ilişkiden sürekli kaçınma ve ilişkiyi erteleme
* Zamanla artan cinsel isteksizlik

Vajinismus hastaları eşlerini hak etmedikleri düşüncesiyle sürekli bir gün eşleri tarafından aldatılacakları fikriyle korku içinde yaşarlar. Böyle bir durumla karşılaşırlarsa baş edemeyeceklerini düşündükleri için eşlerine boşanmayı teklif ederler. Sosyal yaşantılarında kimsenin kendisini anlamayacağını düşündükleri için bu sorunlarını kimseyle paylaşamazlar ve zamanlar insanlardan uzaklaşmaya başlarlar.

Bunun yanında bazı vajinismus hastaları bu sorunla baş etmek için daha farklı yöntemler geliştirebilirler. İş hayatından uzaklaşanların yanında işin daha çok sarılıp bu problemden zihnini uzak tutmaya çalışan ve bu yüzden iş kolik olan vajinismus hastaları da vardır. Hastaların bir kısmı vajinismusun bir problem olduğunu reddederler. Cinsellik olmadan da mutlu olunabileceğini düşünürler. Kendilerini bu sorundan dolayı kötü hissetseler bile normal görünmeye çalışırlar. Kendilerini sürekli ‘’Ben henüz ilişkiye hazır değilim, hazır olunca bu sorunu çözeceğim’’ şeklinde telkin ederek bu duruma bir sebep bulmaya çalışırlar.

Vajinismus tedavisi için bekleme süreci uzadıkça kişilerde umutsuzluklar da artar. Vajinismus sorunu tedavi edilmediği takdirde pek çok psikolojik rahatsızlıklara da sebep olabilir. Örneğin, depresyon, aşırı titizlik ve takıntı hastalığı, sürekli korku yaşama, panik atak, asosyallik bunlardan bazılarıdır.

Vajinismus tedavisi için süreç uzadıkça kişilerde umutsuzluklar ve birtakım psikolojik sorunlar artmaktadır. Bu durum kişilerin eşlerini ve evliliklerini de etkiler, sorun çözülmezse evlilikler boşanmalara kadar gidebilir. Bu açıdan tedavilere bir an önce başlanması ve kısa bir süre içerisinde çözüme kavuşması çok önemlidir. Bizler bu konuda vajinismus tedavisi için doğru yer seçiminin çok önemli olduğunu tekrar vurguluyoruz, çünkü yanlış ve çözüme ulaşmayan tedaviler umutsuzlukları daha fazla arttırır ve bu problemin çözümünü gittikçe daha zor hale getirir.
Kaynak:
***************************************************


Cinsel İlişkide Kasılma
 Vajina - İlişki Neden Gerçekleşmiyor ?





Vajina yapısı nasıldır?
Vajina kadınlarda cinsel ilişkinin gerçekleştiği, 8-10 cm uzunluğunda, kas ve bağ dokusundan oluşan bir “akordeon” gibi enlemesine ve boylamasına uzayan ve esneyen organdır.

Vajina görevleri nelerdir?
Vajinanın kadında mükemmel bir geçiş bölgesidir ve dört önemli işlevi vardır: İlişki kanalı, bebeğin doğum kanalı, adet kanının rahimden dışarıya boşaldığı kanal ve idrar kanalının (üretranın) geçtiği kanal. Vajinanın düz olmayan hafif "S harfi" şeklindeki yapısı penisin tam olarak içeriye alınmasını kolaylaştırmaktadır.

Vajinismus bir vajina problemi değil, bilinçdışı sorunudur...
Mantıken düşünüldüğünde normal doğum anında 50-52 cm uzunluğundaki bir bebek 10 cm çapındaki kafası, 3000-4500 gram ağırlığı ile bu kanaldan geçebiliyor ise yalnızca iki parmak kalınlığındaki bir penis de içeriye rahatlıkla girebilmelidir. Ancak vajinismus hastalarında durum öyle olmamaktadır. Çünkü beyinden gelen sinyaller güçlü vajina kasını istemsiz olarak öyle bir kasmaktadır ki içeriye hiç bir yabancı cisim girememektedir.

Vajinismus hastalarında vajinal duvarı oluşturan kaslar o kadar güçlüdür ki kasıldıklarında içeriye bir serçe parmağı bile girememektedir. Bu kasılmalar kişinin bir “savunma içgüdüsü” dür ve tamamen kontrol dışında yani “refleks olarak” ortaya çıkmaktadır.

Eşler ilişki sırasında kendi penislerini adeta bir “duvara çarpıyormuş” gibi hissetmektedirler. Hatta  hastalar ve eşleri tarafından o bölgenin tamamen kapalı olduğunu, orada bir delik olmadığını düşünenler dahi vardır.
Vajinismus tedavilerindeki amaç vajinal kası yönetmektir...
Vajina kası PC kası olarak da bilinir ve normalde istemli çalışan yani tamamen kişinin kontrolündeki bir kastır. Normalde idrarı geldiğinde kişi o kası kasar (yani idrarını tutar), tuvalete oturduğunda o kası gevşetir (yani idrarını yapar). Normalde tamamen istemli çalışan kasın cinsel ilişki sırasında kontrolden çıkmasına vajinismus sorunu diyoruz. Vajinismus tedavilerindeki amaç da zaten istemli olarak çalışan vajinal kasın (PC kasının) cinsel ilişki sırasında da kontrol altına alınmasının beynimize öğretilmesidir.

Her ne kadar vajinismus ismi vajinayı çağrıştırsa da vajinismus aslında bir vajina problemi değil yıllar içerisinde “bilinçdışına yerleşmiş korku ve kaygı” problemleridir. Problemin kesin tedavisi de kişinin bu korkularının yenilerek cinsellik ile ilgili doğru bilgilerin bilinçdışına yerleştirilmesi ile mümkün olmaktadır.
Bu nedenle belki de vajinismus hastalığının gerçek ismi, "beyinismus" olmalıdır diye düşünüyorum. Çünkü buradaki gerçek sorumlu organ vajina değil, beyin yani bilinçdışıdır. Diğer bir ifade ile baş rol oyuncusu beyindir; vajina ise yalnızca figürandır.
"Vajinismus yoktur beyinismus vardır"
2003 yılından itibaren başata vajinismus ve diğer cinsel sorunlarla ilgili çalışan müessesemizde hastalarımıza verdiğimiz davranışsal terapilerdeki amaç da hastalara "uygulatarak beynimize öğretme yöntemi" dir. Yani çalışma bölgemiz genital alan ve vajina olmasına rağmen asıl tedavi bölgemiz beyin yani bilinçdışı olmaktadır. İleri düzey vajinal kasılmaları olan hastalarda ise hipnoterapiler ile tedavi süreçleri kısaltılmaktadır. Hipnoterapilerdeki amaçlar da bilinçdışına hükmetmeyi, söz dinletebilmeyi  öğretmektir.
Kaynak:
********************************************
 

12 Kasım 2014 Çarşamba

Kadınlarda İsteksizliğin Sebepleri

Özellikle Türk toplumunda kadınların cinsel yaşama bakış açılarının erkeklerden daha farklı olduğunu görebilmek mümkün. Bu durum evlendikten sonra da bayanlar için büyük bir sorun haline gelebiliyor. Kadınlarda isteksizliğin sebepleri farklılık gösterse de bu soruna neden olan problemlerin başında toplumsal ön yargılar gelmektedir. Kadınlar kendilerine çocukluklarından bu yana dayatılan cinselliğin kötü olduğu olgusu sebebiyle cinsel açıdan isteksizlik yaşayabiliyorlar.
Kadınlarda Cinsel İsteksizliğin Sebepleri
Kadınlarda İsteksizliğin Sebepleri
Kadınların bu konuda sorun yaşamalarının bir nedeni de eşlerinin aşırı baskıcı tutumudur. Erkek kadına ilişki için ne kadar baskıcı bir şekilde ısrar ederse kadınlar da ilişkiden o kadar soğuyacaktır. Hatta bu durum iki kişi arasındaki iletişimi de olumsuz etkileyebileceğinden kesinlikle dikkat edilmesi gereken bir durumdur. 
Kadınlar eşleri ile iletişime girme konusunda sıkıntı yaşadıklarında eşlerine olan ilgilerinin de azalması söz konusu olabiliyor. Bu durum erkeklerin pek dikkat etmedikleri bir konu olsa da kadınlar için çok önemlidir. Yatağa girer girmez erkeklerin böyle bir girişim içerisinde olmaları bayanların kendilerini kötü hissetmelerine sebep olduğundan kendini kötü hisseden bir kadının da cinsel ilişki konusunda istekli olmasını beklemeniz yanlış olacaktır. Bu yüzden bu konuda daha erkeklerin daha dikkatli olmaları ve eşlerine karşı anlayışlı olmaları da çok önemlidir.
Kadınlarda İsteksizliğin Sebepleri bunlarla da sınırlı kalmaz. Erkeğin kendine bakmaması ve ilişkideki canlılığın sona ermesi gibi sebeplere bağlı olarak da kadınlarda cinsel isteksizlik yaşanması söz konusu olabilmektedir. Bu sorunlarla uğraşmamak için eşlerin birbirlerine karşı daha anlayışlı olmaları gerekmektedir. 
 Kaynak:
http://askiliskiler.blogspot.com.tr

********************************************


Vajina yapısı nasıldır?
Vajina kadınlarda cinsel ilişkinin gerçekleştiği, 8-10 cm uzunluğunda, kas ve bağ dokusundan oluşan bir “akordeon” gibi enlemesine ve boylamasına uzayan ve esneyen organdır.

Vajina görevleri nelerdir?
Vajinanın kadında mükemmel bir geçiş bölgesidir ve dört önemli işlevi vardır: İlişki kanalı, bebeğin doğum kanalı, adet kanının rahimden dışarıya boşaldığı kanal ve idrar kanalının (üretranın) geçtiği kanal. Vajinanın düz olmayan hafif "S harfi" şeklindeki yapısı penisin tam olarak içeriye alınmasını kolaylaştırmaktadır.

Vajinismus bir vajina problemi değil, bilinçdışı sorunudur...
Mantıken düşünüldüğünde normal doğum anında 50-52 cm uzunluğundaki bir bebek 10 cm çapındaki kafası, 3000-4500 gram ağırlığı ile bu kanaldan geçebiliyor ise yalnızca iki parmak kalınlığındaki bir penis de içeriye rahatlıkla girebilmelidir. Ancak vajinismus hastalarında durum öyle olmamaktadır. Çünkü beyinden gelen sinyaller güçlü vajina kasını istemsiz olarak öyle bir kasmaktadır ki içeriye hiç bir yabancı cisim girememektedir.

Vajinismus hastalarında vajinal duvarı oluşturan kaslar o kadar güçlüdür ki kasıldıklarında içeriye bir serçe parmağı bile girememektedir. Bu kasılmalar kişinin bir “savunma içgüdüsü” dür ve tamamen kontrol dışında yani “refleks olarak” ortaya çıkmaktadır.

Eşler ilişki sırasında kendi penislerini adeta bir “duvara çarpıyormuş” gibi hissetmektedirler. Hatta  hastalar ve eşleri tarafından o bölgenin tamamen kapalı olduğunu, orada bir delik olmadığını düşünenler dahi vardır.
Vajinismus tedavilerindeki amaç vajinal kası yönetmektir...
Vajina kası PC kası olarak da bilinir ve normalde istemli çalışan yani tamamen kişinin kontrolündeki bir kastır. Normalde idrarı geldiğinde kişi o kası kasar (yani idrarını tutar), tuvalete oturduğunda o kası gevşetir (yani idrarını yapar). Normalde tamamen istemli çalışan kasın cinsel ilişki sırasında kontrolden çıkmasına vajinismus sorunu diyoruz. Vajinismus tedavilerindeki amaç da zaten istemli olarak çalışan vajinal kasın (PC kasının) cinsel ilişki sırasında da kontrol altına alınmasının beynimize öğretilmesidir.

Her ne kadar vajinismus ismi vajinayı çağrıştırsa da vajinismus aslında bir vajina problemi değil yıllar içerisinde “bilinçdışına yerleşmiş korku ve kaygı” problemleridir. Problemin kesin tedavisi de kişinin bu korkularının yenilerek cinsellik ile ilgili doğru bilgilerin bilinçdışına yerleştirilmesi ile mümkün olmaktadır.
Bu nedenle belki de vajinismus hastalığının gerçek ismi, "beyinismus" olmalıdır diye düşünüyorum. Çünkü buradaki gerçek sorumlu organ vajina değil, beyin yani bilinçdışıdır. Diğer bir ifade ile baş rol oyuncusu beyindir; vajina ise yalnızca figürandır.
"Vajinismus yoktur beyinismus vardır"
2003 yılından itibaren başata vajinismus ve diğer cinsel sorunlarla ilgili çalışan müessesemizde hastalarımıza verdiğimiz davranışsal terapilerdeki amaç da hastalara "uygulatarak beynimize öğretme yöntemi" dir. Yani çalışma bölgemiz genital alan ve vajina olmasına rağmen asıl tedavi bölgemiz beyin yani bilinçdışı olmaktadır. İleri düzey vajinal kasılmaları olan hastalarda ise hipnoterapiler ile tedavi süreçleri kısaltılmaktadır. Hipnoterapilerdeki amaçlar da bilinçdışına hükmetmeyi, söz dinletebilmeyi  öğretmektir.
- See more at: http://www.vajinismus.us/vajina.htm#sthash.aMaopSZb.dpuf
********************************************
Vajinismus problemi, kişilerin sadece cinsel yaşamını değil zamanla sosyal hayatı ve iş hayatını da etkileyen bir probleme dönüşür. Kişinin kendine özgüveni azalır, sosyal ilişkileri zayıflar ve zamanla diğer problemleri de büyüyerek çözülemez bir hal alır. Vajinismus problemi kişileri depresyon sürecine kadar götürebilen bir probleme dönüşebilir. Vajinismus yüzünden umutsuzluk yaşayan hastalar olayla baş edebilmek için gerekli tüm duygusal enerjilerini kaybederler ve zamanla savaşmaktan vazgeçip kendi küçük kabuklarına çekilirler.

Vajinismus yüzünden özgüvenini kaybeden bir hastamız:
merhabalar doktor bey,
vajinismus denilen hastalık benim hayatımı mahvetti. İlk başta bu problemi bir türlü kabullenmek istemedim çünkü eşimi çok seviyordum ve bende böyle bir şey olması mümkün olamazdı. Eşimi yıllarca çok sevdim ve severek evlendim evlenmeden önce hep ilk gecemizin hayalini kurdum, ta ki o gün gelene kadar… Bu problem benim için o kadar utanç verici ki anlatamam, kimseye anlatıp içimi dökemiyorum, kimseyle paylaşamıyorum. Psikolojim harap oldu. Evi terk etmeyi düşündüm, eşimi çok sevdiğim halde ona yetmediğimi isterse boşanabileceğimizi bile söyledim. Çünkü onu bu kadar severken ya bir gün benden vazgeçerse ya beni aldatırsa korkularıyla yaşamaktan artık yoruldum. Bu sorundan bir an önce kurtulmak istiyorum. Arkadaşlarımla, akrabalarımla görüşmek istemiyorum artık. İnsanların hala bebek yok mu soruları beni kahrediyor, dayanamıyorum. İşime bir türlü yoğunlaşamadığım için işimden de ayrılmak zorunda kaldım. Hayat benim için gittikçe zorlaşıyor eşimi çok seviyorum ve evliliğimizi kurtarmak ve en çok da kendi hayatımı kurtarmak istiyorum lütfen bana bir çözüm yolu bulun çok çaresizim…

Vajinismus hastaları genellikle aynı tür duyguları paylaşırlar. Eşlerini hak etmediklerini, eksik bir kadın olduklarını, bu problemden asla kurtulamayacaklarını düşünürler. Vajinismus hastaları genel olarak şu durumları yaşarlar:
* Depresyon
* Kendilerini toplumdan ve çevrelerinden soyutlama
* Hayal kırıklığı ve çaresizlik
* Partnerleriyle veya eşleriyle ayrılma düşüncesi
* Cinsel ilişkiden sürekli kaçınma ve ilişkiyi erteleme
* Zamanla artan cinsel isteksizlik

Vajinismus hastaları eşlerini hak etmedikleri düşüncesiyle sürekli bir gün eşleri tarafından aldatılacakları fikriyle korku içinde yaşarlar. Böyle bir durumla karşılaşırlarsa baş edemeyeceklerini düşündükleri için eşlerine boşanmayı teklif ederler. Sosyal yaşantılarında kimsenin kendisini anlamayacağını düşündükleri için bu sorunlarını kimseyle paylaşamazlar ve zamanlar insanlardan uzaklaşmaya başlarlar.

Bunun yanında bazı vajinismus hastaları bu sorunla baş etmek için daha farklı yöntemler geliştirebilirler. İş hayatından uzaklaşanların yanında işin daha çok sarılıp bu problemden zihnini uzak tutmaya çalışan ve bu yüzden iş kolik olan vajinismus hastaları da vardır. Hastaların bir kısmı vajinismusun bir problem olduğunu reddederler. Cinsellik olmadan da mutlu olunabileceğini düşünürler. Kendilerini bu sorundan dolayı kötü hissetseler bile normal görünmeye çalışırlar. Kendilerini sürekli ‘’Ben henüz ilişkiye hazır değilim, hazır olunca bu sorunu çözeceğim’’ şeklinde telkin ederek bu duruma bir sebep bulmaya çalışırlar.

Vajinismus tedavisi için bekleme süreci uzadıkça kişilerde umutsuzluklar da artar. Vajinismus sorunu tedavi edilmediği takdirde pek çok psikolojik rahatsızlıklara da sebep olabilir. Örneğin, depresyon, aşırı titizlik ve takıntı hastalığı, sürekli korku yaşama, panik atak, asosyallik bunlardan bazılarıdır.

Vajinismus tedavisi için süreç uzadıkça kişilerde umutsuzluklar ve birtakım psikolojik sorunlar artmaktadır. Bu durum kişilerin eşlerini ve evliliklerini de etkiler, sorun çözülmezse evlilikler boşanmalara kadar gidebilir. Bu açıdan tedavilere bir an önce başlanması ve kısa bir süre içerisinde çözüme kavuşması çok önemlidir. Bizler bu konuda vajinismus tedavisi için doğru yer seçiminin çok önemli olduğunu tekrar vurguluyoruz, çünkü yanlış ve çözüme ulaşmayan tedaviler umutsuzlukları daha fazla arttırır ve bu problemin çözümünü gittikçe daha zor hale getirir. - See more at: http://www.vajinismus.us/vajinismus-hastalari-ne-hisseder.htm#sthash.LSEdGUwP.dpuf


Vajinismus Nedir ?
Vajinismus Nedir ?
********************************************

Hiç yorum yok: